sor çöz yöntemi, dr ekrem çulfa, Ekrem, Culfa, Aile, Danışmanı, ilişki, uzmanı, Çift, Evlilik, Terapisti, Uzmani, Danışman, yaşam, koçu, koç, koçluk
Aile Evlilik Çift Danışmanı Ekrem Çulfa 05057675885
ekremculfa@hotmail.com
EĞİTİM KOÇLUĞU NOTLARI 2 İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM EĞİTİM KOÇLUĞUNDA DERİNLEŞME-BİREYİ TANIMA VE
13/07/2018 1
EĞİTİM KOÇLUĞU
NOTLARI 2
İÇİNDEKİLER
1.BÖLÜM
EĞİTİM KOÇLUĞUNDA DERİNLEŞME-BİREYİ TANIMA VE HAREKETE GEÇİRME
Yaş dönemi özellikleri nelerdir?
1. 7-12 yaş
2. 12-17 yaş
3. 17-21 yaş
Başarı nedir?
Motivasyon nedir?
Kişiye özel yaklaşım nedir?
Tam öğrenme nedir?
Öğrenme ilkeleri nelerdir?
Öğrenme biçimi nedir? Nasıl saptanır?
Alışkanlıklar, eğilimler, bilinçaltı faktörler, değerler, inanç kalıpları ve etkileri nelerdir?
Güçlü yönler ve geliştirilmesi gereken yönler nasıl belirlenir?
Stres yönetimi nasıl yapılır?
Direnç nasıl yönetilir?
Sınav kaygısı nasıl yönetilir?
Koçluk alan kişiden gelebilecek tepkileri nasıl okuyabiliriz?
Hedef belirlerken nelere dikkat edilmelidir? Hedef nasıl olmalıdır?
SMART Metodu nedir?
Koçluk alan kişiyi nasıl harekete geçirebiliriz?
Ödev verme nedir?
Ödev kontrolleri nasıl yapılır?
Görüşmeyi sonlandırma nasıl yapılır?
Görüşme zamanı etkin olarak nasıl kullanılır?
Ne zaman bir uzmana yönlendirmek gerekir?
2.BÖLÜM
ETKİN ÖĞRENME YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Etkin öğrenme formasyonu nasıl kazanılır? Etkin çalışma nasıl yapılır?
Dikkat nedir? Dikkati toparlama yöntemleri nelerdir?
Hafıza nedir? Nasıl güçlendirilir?
Nasıl kolay hatırlanır? Etkin kayıt sistemleri nelerdir?
Zihin haritası nedir? Nasıl oluşturulur?
Verimli çalışma teknikleri nelerdir?
Zamanı planlama ve etkin kullanma nasıl yapılır?
Program nasıl oluşturulur ve takip edilir?
Ödevler etkin biçimde nasıl yapılır?
Sınava hazırlık için etkin yöntemler nelerdir?
Test çözme, test teknikleri ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
3
3.BÖLÜM
KOÇLUK GÖRÜŞMELERİNE GENEL BAKIŞ
Görüşme ne sıklıkla düzenlenmelidir ve süresi ne olmalıdır?
Görüşme ortamı nasıl olmalıdır?
Talep edilecek fiyat nasıl belirlenir?
Görüşmede koçluk alan kişi ile yapılacak sözleşme/anlaşma nedir?
Hangi kurallar oluşturulacaktır?
Kuralların hatırlatılması neden önemlidir?
Hangi durumlarda, koçluk alan kişiler hangi uzmana yönlendirilir?
Süpervizyon nedir? Neden önemlidir?
4.BÖLÜM
EĞİTİM KOÇLUĞU GÖRÜŞMELERİNDE KULLANILABİLECEK ARAÇLAR
Koçluk görüşmelerinde kullanılabilecek yöntemler nelerdir?
1. Metafor
2. Yaşam çemberi
3. Çerçeveleme-yeniden çerçeveleme
4. Çapa atmak
5. Bireyi tanıma teknikleri
6. I CAN DO (yapabilirim) modeli
7. Koçun kendisini kontrol edebileceği sorular
4
1. BÖLÜM
KOÇLUKTA
DERİNLEŞME-BİREYİ
TANIMA VE HAREKETE
GEÇİRME
5
Yaş dönemi özellikleri nelerdir?
1. 7-12 yaş
2. 12-17 yaş
3. 17-21 yaş
7-12 yaş dönemi genel özellikleri:
Bu dönemi okul çağının başladığı dönem olarak da adlandırabiliriz. Çocuklar bu dönemde,
bedensel olarak pek çok beceriyi kazanmışlardır. Okul öncesi dönemde başlayan büyüme
hızındaki düşme, 11 yaşına kadar devam eder. On yaşlarına doğru, özellikle kız çocuklarında
ani bir boy artışı olur. Erkekler 10 yaşlarına kadar kızlardan biraz daha uzun ve daha iri bir
bedene sahipken, 5. sınıfa doğru, kızlar daha uzun ve iri bir görünüme sahip olurlar.
Çocuk ilkokula başladığında soyut düşünmeden yoksundur. Somut olarak düşünebilmektedir.
Çocuk, gözüyle görebildiği, duyu organlarıyla temas edebildiği eşya ve olaylar üzerinde
düşünebilmektedir ve mantıklı olarak işleyebilmektedir. Bu evrede mantıksal düşünmenin
yanı sıra sayı, zaman, mekân, boyut, hacim, uzaklık kavramları yerleşmeye başlar. İlkokul
çağındaki çocuklar kararlarını oluştururken, gözlemlerden ve mantıksal sonuç çıkarmalardan
daha çok yararlanırlar.
11 yaşlarına kadar, olaylar hakkında düz çıkarımlarda bulunma eğilimindedirler. İlkokulun son
yıllarına doğru çocuklar, bir davranışın ardında farklı olası neden veya açıklamaların
bulunabileceğini anlarlar. Kendi görüşlerinin olabilecek tek görüş olduğu düşüncesinden,
insanların farklı algıları, farklı duygusal tepkileri ve değişik yaklaşımları olabileceği anlayışına
geçerler.
Çocuğun kendisini nasıl gördüğü, nasıl tanımladığı önemlidir. “Benlik algısı” dediğimiz bu
kavram, genellikle çocuğun ailesi, sosyal çevresi, arkadaşları gibi etkileşimde bulunduğu
kişiler tarafından kendisine söylenenler çerçevesinde oluşmaktadır.
“Son çocukluk” adını da verdiğimiz bu dönemde, çocuk kendisi için olumlu bir benlik algısı ve
saygısına ihtiyaç duyar. Ve bu dönemde edindiği duygu ve düşünceler, hayatının uzun bir
döneminde etkili olacaktır.
Düşük benlik saygısı olan çocuklar, okulda ve hayatının geri kalanında kapasitesinin daha
altında başarılar hedefleme eğiliminde olacaktır. Başarısızlıklarının nedenlerini de, dış
etkenlere yani “başkalarına ve şartlara” bağlama davranışı göstereceklerdir.
Arkadaşlık ilişkileri bu dönemdeki çocuk için oldukça önemlidir. Kabul edilmek, sevilmek,
takdir görmek ister. Cinsiyet farklılıkları da belirginleşmeye başlar. Aşırı rekabete zorlanmak,
çocuklar için olumsuz sonuçlara yol açar.
Çekingenlik veya aşırı hareketlilik, dikkat problemleri, öğrenme güçlükleri, sosyalleşme ve
iletişim becerilerindeki sorunlar, fiziksel görünüm kaynaklı sorunlar, isyankârlık, kurallara
uymama gibi durumlar bu dönemde yaşanan başlıkça güçlüklerdir.
6
12-17 yaş dönemi genel özellikleri:
Bu döneme ergenlik döneminin başlangıcı diyebiliriz. İlerleyen yıllarda, psikolojik ve
gelişimsel açıdan yoğun değişiklikler yaşanacaktır.
Fiziksel değişim ve gelişim yoğun ve hızlı yaşanır. Çocukluktan çıkılmış, yetişkinliğe adım
atılmış ancak ne çocuk ne yetişkin olarak kabul edilemeyen ara döneme girilmiştir.
Bedensel imaj, karşı cins tarafından beğenilme önem kazanmıştır. Fiziksel değişim sırasında
yaşananlar, duygusal durumda ve benlik saygısında önem teşkil eder.
Düşünme, mantık yürütme ve öğrenme biçimlerinde hızlı değişimler gerçekleşir. Bu
dönemdeki gençler somut düşünmeden soyut düşünmeye geçerler. Daha önceden bir şeyin
gerçek olduğuna inanmaları için o şeyi görmeleri ve dokunmaları gerekirken, bu dönemde,
fikirler üzerinde düşünmeye, soyut kavramlar hakkında konuşmaya ve onları kavramaya
başlarlar. Problem çözme becerileri gelişir, farklılıkları anlayabilir ve gelecek hakkında
konuşmaya başlarlar.
Kendi çözüm önerilerini gerçekleştirmek konusunda ısrarcıdırlar. Değişik kimlik seçeneklerini
denerler. Değişken bir ruh haline bürünürler.
Bağımsızlığa önem verirler. Ebeveynlerinden uzak olmak, kendi başlarına karar almak isterler.
Özellikle akranları tarafından kabul görmek ve onaylanmak onlar için önem taşır. Öfke
nöbetleri yaşayabilirler.
Küçük şeyleri büyütebilir, fazlasıyla kaygı yaşayabilirler. Yalnızlık duygusu hissedebilirler. Hiç
kimsenin kendisini anlayamayacağı hissine kapılabilirler. Tutarsızlık dönemin en önemli
özelliklerindendir.
17-21 yaş dönemi genel özellikleri:
İlk ve orta ergenlik dönemi geçilerek, ergenlik sonları yaşanmaya başlamıştır. Bu dönemde
birçok şey yeniden gözden geçirilir. Duygusal karmaşa, cinsel olgunlaşma, fiziksel değişimler
nedeniyle, duygu, düşünce ve davranışlarda büyük değişiklikler olur.
Yaşama bakışın, değerlerin, hayat felsefesinin şekillendiği bu dönemde, meslek seçimi, hangi
işlerin yapılabileceği gibi soruların yanında, evlilik ve gelecek planları gibi konularda da
sorgulama vardır. Statü elde etme ve kariyer elde etme, toplumsal kabul ön plandadır.
Tutarsızlıklar, kararsızlıklar, değişkenlikler, duygusal iniş çıkışlar gözlemlenebilir. Farklı olma
isteği ve çabası oluşabilir. Bocalama ve tereddüt, tüm bu çalkantı ile birlikte kendini gösterir.
Bir taraftan da dengeye kavuşma ihtiyacı ve hissi gözlemlenir. Sevgi ve nefret arasında gidip
gelme, çatışmalar, bağımsızlık arzusu yoğun olarak hissedilir.
Kimlik arayışı en yoğun biçimde yaşanır. Ben kimim, neyim, ne istiyorum?” sorularına cevap
aranmaktadır. Toplumu ve kavramları sorgular, kabullenmekte güçlük yaşar ve pişmanlık,
hayal kırıklığı, suçluluk duyguları ile baş etmeye çalışır.
Başarı nedir?
Başarıyı, kişinin o an bulunduğu noktadan bir adım daha ileriye gidebilmesi olarak algılamak
gerekir. Bu anlamda başarının tanımı da herkes için farklı olacaktır.
7
Okul başarısını etkileyen pek çok değişkenden söz etmek mümkündür. Başarılı olmak için
“çok çalışmak” değil “etkili çalışmak” gerekir. Başarı kavramı tek başına ele alınmamalıdır.
Yalnızca akademik başarı, insan hayatı için yeterli değildir. Fizyolojik, psikolojik, duygusal,
toplumsal pek çok durum ve koşullar başarı kavramının içinde yer alır ve etkide bulunur.
Başarı her kişi için kendi içinde değerlendirilmeli, başarıya giden yol üzerindeki küçük
aksamalar, öğrenmenin bir şekli olarak düşünülmelidir.
Okul başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biri, öğrencinin, duygusal durumu,
öğrenmeye karşı ilgi merak ve isteği, uygun çalışma ortamı, verimli çalışıp çalışmadığıdır.
Benlik algısı, başarı üzerinde çok önemlidir. Kişi başaramayacağına inanıyorsa, şartlar ne
olursa olsun başarıyı sağlamak çok zordur. Sorumluluk sahibi olmak, planlama yapmak,
geleceğe ait hedefleri olmak başarı üzerinde önemlidir. Yeterli olgunlaşmaya sahip olmak,
dikkatini bir konu üzerinde toplayabilmek ve odaklanabilmek de başarıyı etkiler.
Motivasyon, kendine güven, pozitif düşünmek, etrafından pozitif destek görmek, ilgi ve
yeteneklerinin farkında olmak, başarının belirleyicisi olan diğer faktörlerdendir. Başarı
çıtasının fazla yüksek belirlenmesi, kişide motivasyon kaybına yol açar. Asla ulaşılamayacak
bir hedef gibi görünür.
Çocuğun kaygı düzeyi başarıyı etkileyen diğer bir etkendir. Sınavlara karşı öğrencinin tutumu,
heyecan durumu, bilgi düzeyi yüksek olsa bile kişiyi etkiler. Sınav öncesi ya da sınav sırasında
yaşanan fizyolojik etkiler, sınav performansı üzerinde rol oynar. Kişinin sınava karşı
düşünceleri, kendini yetersiz hissetmesi, sınav neticesinde “başarısız” olacağı korkusu,
ailesinin, öğretmenlerinin ya da arkadaş çevresinin bu başarıya göre kendisine değer vereceği
düşüncesi sınav performansını olumsuz yönde etkiler. Motivasyon ve öğrenme için orta
düzeyde kaygı gereklidir. Ancak kaygının şiddeti arttıkça bu performansı düşüren bir unsur
haline gelmektedir.
Ebeveyn tutumları, çocuğun başarısı üzerinde direk etkilidir. Ebeveynlerden herhangi
birisinin, çocuk ile ilgili negatif tutumu, öğrenme isteği ve merakını, benli algısını, değer
duygusunu mutlaka etkileyecek, çocuğun da negatif tutumlar ve duygular geliştirmesine
neden olacaktır. Çocuklarının hayat başarısı ile ilgilenen ebeveynler, çocuklarının kişilik
gelişimlerini akademik başarılarından daha fazla önemseyecek, sadece yüksek not almaları
için değil, etkili insan olabilmeleri, kendilerini doğru olarak ifade edebilmeleri, başkalarını
anlayabilmeleri, problem çözücü olmaları ve insani değerlere sahip olmaları için de çaba
göstereceklerdir. Onun ayrı bir birey olduğunu fark edecek, kendi arzularını onun yapması
için zorlamayacaklardır. Kendilerini çocukları üzerinden gerçekleştiren anne baba tutumları
çocuk için gerçekten hayal kırıklığı ile sonuçlanacak pek çok olaya sebep olmaktadır. Babası
ya da annesi istediği için bir mesleği seçip sonrasında mutsuz olan pek çok insan görmekteyiz.
Çocuk gerçekten kendi kararlarını verebilmeli ve bu kararlar için mücadele edebilmelidir.
Çocuklarını başarıya odaklayabilecek anne baba, aşırı kontrolden uzak durmalıdır.
8
Otoritelerini çocuğa baskı oluşturacak şekilde kullanmamalıdırlar. Ancak çocuk ile ilgisiz
olmadan, mutlaka onun gelişimi ile ilgilenmek, ama bu gelişimin de ona ait olduğu ve onun
hayatı olduğu ayrımına varılarak takip etmek, üzerinde konuşmak değerlendirmek gereklidir.
Kardeşler arasında başarı düzeyi farklılıkları, bu konuda kıyaslama yapmak çocuk üzerinde
olumsuz etki uyandıran bir diğer unsurdur. Aile ortamında bu tarz mukayeselerin
yapılmaması önemlidir.
Çocuğun sosyal çevresi, arkadaşlık ilişkileri de başarısını etkiler. Belirli bir gruba ait olma
ihtiyacı herkes için önem arz eder. Grubun eğitime karşı tutumları, çalışma alışkanlıkları,
düşünme biçimleri çocuk üzerinde etkileşim yoluyla, olumlu ya da olumsuz bir tesir yaratır.
Okulun ve öğretmenin tutumları da, ebeveyn tutumları kadar çocuk üzerinde etkili olan diğer
bir faktördür. Öğretmenin çocuk için en doğru yönlendirmeyi yapabilmesi, teşvik edici
olması, başarıyı desteklemesi, eğitim sisteminin çocuğun öğrenmesini sağlayacak şekilde
düzenlenmesi, öğretmenin her öğrenci için ona ulaşabileceği yolları bulması, ilgi göstermesi,
takip etmesi, öğrencilerin başarısını direk olarak etkiler.
Çocukları başarıya götürecek yol, doğru ders çalışma yöntemlerinin uygulanmasından geçer.
Verimli çalışma teknikleri konusunda bilgi almak, bunları hayata geçirmek, sınav tekniklerini
bilmek, dikkati toplama yöntemleri, öğrenme yöntemleri ve biçimleri konularında eğitimli
olmak başarıyı önemli ölçüde etkiler. Zekâ tek başına başarıyı etkileyen bir faktör değildir.
Ama çalışma tutum ve alışkanlıkları başarı üzerinde rol oynar. Kararlılık, çalışma azmi ve
arzusu, tekniği, vazgeçmeme gerçekten başarıyı getirecek unsurlardır.
Ders çalışma ortamı, aile içinde yaşanan sıkıntı ve huzursuzluklar, kaygı yaratacak durumlar
da başarıyı etkiler.
Koçun başarı hissi oluşturmada hem kendisinin takip edeceği, hem de ailelere tavsiye
edebileceği noktalar:
*Çocuğun/koçluk alan kişinin olumlu benlik algısı geliştirmesine yardım edin. “Sen
başarısızsın, sen yapamazsın, sen tembelsin, dikkatin dağınık” gibi cümleler onun kendini
kötü, olumsuz olarak algılamasına neden olur. Öz saygısı düşük bir çocuk başarı elde etmekte
çok zorlanır.
*Çocuğun/koçluk alan kişinin başarısını başkaları ile mukayese ederek değil, kendi
gelişimindeki ilerlemeleri göz önüne alarak değerlendirin.
9
*Çocuğun/koçluk alan kişinin hata yapmasına izin verin. Başarısının düştüğü bazı anları
öğrenme sürecinin bir parçası olarak görün. Başarısızlık, “uzun bir süreç” içinde gelişim
kaydedememek, aynı yerde kalmaktır ya da gerileme göstermektir.
*Mutlaka çocuğun/koçluk alan kişinin amaç edinmesine yardımcı olun. Bu amaçlar
doğrultusunda hedeflerini oluşturmasına ve onlar için mücadele etmesine destek verin.
*Çocuğun/koçluk alan kişinin sürekli “başarısızlık” duygusu içinde değil, “başarı” duygusunu
hissetmesine yardımcı olacak şekilde davranın. Olumsuzluklara değil pozitif gelişmelerine
odaklanın.
*Onları ön plana alın. Sürekli eleştirilen, beğenilmeyen çocukta başarı duygusunun gelişmesi
zordur.
*Çocuğunuzun kendine güven duygusunu destekleyin.
*Başarısız sınav sonuçları aldığında, onu suçlamak, sadece onun kendi ile ilgili düşüncelerini
olumsuz yönde etkilemesine, güvenini yitirmesine, yetersizlik duyguları geliştirmesine neden
olur. Sınav ile ilgili objektif değerlendirmeler yapın. Hatalarını görmesini sağlayın. Yüksek
performansa ulaşabilmek için küçük hedefler koyarak, problemin çözümü için adım atmasına
yardımcı olun.
*Çocuğa/koçluk ala kişiye güç ve otorite kullanmayın. Bunun yerine, sorun çözebilmeye,
hatalarını görebilmeye, akıl yürütmeye odaklanın. Karşılıklı sevgi, saygı, iletişime dayalı bir
ilişki geliştirin. Çocuğun/koçluk alan kişinin gelişimine mutlaka duyarlı olun ve takip edin.
*Okul yaşantısının sadece iyi bir meslek seçmek ve çok para kazanmak için olmadığını,
okulun gerçekten hayata hazırlanabilmek için iyi bir yer olduğunu çocuğa/koçluk alan kişiye
öğretin. Sadece belirli okullardan çıkanların değil, işini iyi yapmaya odaklanan herkesin
başarılı olabileceğini, başarıyı belirlemede seçimlerimizin rol oynadığını, işimiz ne olursa
olsun onu en verimli şekilde yaparsak başarı elde edebileceğimizi kavramasına yardımcı olun.
*Çocuğu/koçluk alan kişiyi sadece akademik bilgi bakımından değil, sosyal ve psikolojik
bakımdan da hazırlayın. Öğrenmenin sadece para kazanmak için olmadığını, yaşamın her
noktasında öğrenme kavramı olduğunu, bunun keyif vereceğini anlatın.
*Çocuğu/koçluk alan kişiyi tüm özellikleri ile birlikte kabul edin. Sizin her istediğiniz konuda
yetenek göstermek zorunda olmadıklarını, herkesin değişik özellikleri olduğunu, dezavantaj
gibi görünen özelliklerin avantaja nasıl dönüştürülebileceğini araştırın. Çocuklar bizlerin istek
ve arzularına göre, istediğimiz gibi şekillendirebileceğimiz varlıklar değildir. Onların mutlaka
10
başarı gösterebilecekleri alanlar vardır. Önemli olan bunları kendisinin keşfetmesine yardımcı
olabilmek ve ona yol göstermektir.
*Çocuğun/koçluk alan kişinin sınırlarını zorlayarak kaygısını arttırmayın. Tehdit etmeyin.
Başarısız bir sonuç aldığında bunu bir ceza gibi göstermeyin.
*Çocuğa/koçluk alan kişiye uygun çalışma ortamı sağlayın.
*Ödül ve ceza yöntemleri kullanmayın. Onun yerine davranışlarının olası sonuçlarını
görmesine ve kavramasına yardım edin.
*Onun düşüncelerine saygı gösterin. Her ne kadar size uçuk kaçık gelseler de önemseyin.
*Çocukta/koçluk alan kişide bıkkınlık, isteksizlik yaratacak söylemlerden kaçının.
*Karne dönemlerinde, başarısı düşük olan çocuğa/koçluk alan kişiye, onun kendisi hakkında
kötü düşünmesine neden olacak sözler söylemeniz bir yarar getirmez. Bunun yerine “durumu
nasıl çözebiliriz, nasıl düzeltebiliriz?” e odaklanın.
*Çocukla/koçluk alan kişiyle işbirliği halinde olun. Karşıtı değil.
*Çocuğun/koçluk alan kişinin kendi sorumluluğunu üstlenmesini sağlayın. Onun yerine
düşünmeyin, onun yapması gerekenleri siz yapmayın.
*Başarısız çocuk yoktur. Sadece başarılı olacağı alanı keşfedilmemiş ve ona ulaşılamamış
çocuk vardır. Her insan kendisine uygun ortam ve imkân sağlandığında mutlaka öğrenir.
Koçun, başarı hissi oluşturmada çocuklar ve gençlerle yapabileceği çalışmalar ile ilgili
önemli noktalar:
*Mutlaka amacınızı belirleyin. Sizi amacınıza ulaştıracak hedefleri saptayın. Ve asla
vazgeçmeden tekrar tekrar deneyin. Unutmayın ki zirveye çıkabilenler asla
vazgeçmeyenlerdir!
*Seçimlerinizi yapın. Bunları çok fazla sorgulayarak zaman kaybetmeyin.
*Plan yapın.
*Sizi hedefinize götürecek donanıma sahip olun. Verimli çalışma yöntemleri, okuma yöntemi,
dikkati yoğunlaştırma, not alma, dinleme, sınav sistemleri, gevşeme yöntemleri vb.
konularda bilgi edinin.
11
*Kendinizi sevin. Değerli görün. Sizin değerinizi belirleyecek şey etrafınız ya da aldığınız
notlar değildir. Korkmayın. Kaygıya engel olun. Kendinize güvenin. Yılmayın.
*Başarısız sonuçlar alabilirsiniz. Nasıl düzeleceğine odaklanın. Her zaman pozitifte kalın.
*Mutlaka kendinizle ilgili değerlendirmeler yapın. Başarınızı takip edin. Ufak bile olsa
ilerlemelere odaklanın.
*Hatalarınızdan dolayı umutsuzluğa kapılmayın. Onları öğrenmeniz için araç olarak görün.
*Eksiklerinizi neyi yapıp neyi yapamayacağınızı iyi tahlil edin. Bunların bilincinde olursanız
dezavantajları avantaja dönüştürebilirsiniz.
*Öğrenmenin ne kadar keyifli olduğunu daima kendinize hatırlatın. İnsanı insan yapan
öğrenme ve keşfetme arzusudur.
*Etrafınızdaki olumsuzluklara odaklanmayın. Bunlar sizi ancak hedefinizden uzaklaştırır.
Motivasyon nedir?
Motivasyon en yalın tanımıyla güdülenmedir. Bir işi yapma arzusu, hedefe ulaşmak için itici
güçtür. Hareketi başlatan, eyleme geçmeyi sağlayan içten gelen dürtüdür.
Motivasyon bilinç ve farkındalık ile yönetildiğinde, hedeflere ulaşmak için iyi bir yöntem
haline gelir. Bir işi “neden” yapmamız gerektiğine dair, bilinçaltımızın da kabul edebileceği
gerekçeleri doğru bir şekilde kendimize sunmak, yararın farkına varmak ve bunu gerçekten
istemek ile motivasyon gerçekleşebilir. Bu bize gerçek bir içsel devinim sağlar. Motivasyonu
dışarıdan kontrol etmeye çalıştığımızda, benzini bitip yolda kalan araba gibi, sürekli dışarıdan
yüklemeye ihtiyaç duyulur ki; bu da bir süre sonra işlemez bir yöntem haline gelir. Ödül ceza
yöntemlerinin uzun süre iş görmemesi veya ödül ve ceza ortadan kalktığında, istenilen
davranışın da ortadan kalkması, kalıcı olmaması gibi.
Burada gerçek bir içsel disiplinden söz etmek doğru olan yaklaşımdır. Dışarıdan gelen
araçlarla değil, içsel bir kaynaktan gelen güdülenme ile hareket etmek, kalıcı davranışlara
ulaşmamızı sağlar.
Her Pazartesi başlayan ve Salı günü sona eren diyetler, ders çalışma programları ve bunun
gibi örnekler, “gerçek nedenini” bulamayan, dışsal motivasyon etkileri ile oluşturulan
programlar neticesinde hayatımızda kısırdöngü şeklinde varlığını sürdürür.
Harekete geçmek, pek çok insanın zorlandığı bir konudur. Kişinin gerçekten harekete
geçebilmesi için, gösterilecek “havuç”lar yeterli olmaz. Bir ivme kazanabilmek ve davranışın
yerleşmesi ve otomatik hale gelmesi için öncelikle kişinin konu hakkındaki samimi
12
düşüncelerini ortaya koyması, bunlar hakkında düşünmesi, farkına varması ve gerçek
nedenlerini bulması gerekir.
Devamlılık sağlamak bunun akabinde oluşabilecek bir eylemdir. Hiçbir zaman bilinçaltınızda
inanmadığınız bir sonuç için, devamlılık göstermezsiniz. Gerçekten niyet etmediğiniz bir
sonuç için uzun süreli çaba göstermezsiniz. Başkalarına göre konulmuş süslü hedefler, sizin
gerçeğinizi yansıtmayan istekler, başarısızlık duygusunu arttırmaktan öteye gitmeyecektir.
Hedefe ulaşma halinde bile mutluluğu sağlamayacaktır.
Bu manadan bakıldığında, motivasyon teknikleri açısından da çok şey değişmektedir. Koç,
kişinin kendi nedenlerini bulmasına yardım eden kişidir. Bir öğrenci için en yüksek notu
almak hedef olabilecekken, diğer öğrenci için sadece geçer notu almak bir hedeftir,
gerçekçidir ve o kişi için iyidir. Hatta öğrencinin zayıf notunu sadece bir not yükseltmesi bile
bir hedeftir, ulaşılabilirdir ve gerçekçidir. Basamakların adım adım çıkılabileceğini
unutmamak gerekir.
Günde bir sayfa kitap okumak basittir, ulaşılabilirdir, gerçekçidir. Günde bir sayfa okumaya
alışan biri, ikinci, üçüncü sayfayı hatta daha fazla sayfayı okumaya başlayacaktır. Çünkü
yapılan basit eylem onu okuyabildiğine, okuyabileceğine inandırır. “Bu kitabı bitirirsen
sana….alırım……veririm” türünde uygulanacak motivasyon teknikleri uzun vadede işe
yaramayacaktır.
Kısaca motivasyon, kişinin bir işi yapması için gerçek bir inanç geliştirmesi, nedenini bulması,
sürdürebilmesi için, kişinin düşüncelerini aydınlatmak, yolunu görmesine yardım etmek ve
devam edebilmesi için desteklemek demektir.
Kişiye özel yaklaşım nedir?
“UYGUN BİR YOL BULUNDUĞUNDA HER ÇOCUK/HER İNSAN ÖĞRENEBİLİR”
Bazı uygulamalarda gördüğümüz şekliyle eğitim, öğrencilerin kendilerine sunulan bilgileri
ezberleyip, istendiği zaman ve şekilde aynen tekrarlamasından ibarettir. Oysa eğitimin en
genel hedefi, ezberlenen bilgiyi, doğru yanıt olarak öğretmene tekrarlayan çocuk yerine, nasıl
öğrenileceğini ve düşünmeyi bilen bireyler kazandırmaktır.
Başka bir deyişle eğitim, 21. yy. da yaşayabilmek, çalışabilmek ve her türlü ortama uyum
sağlayabilmek için, yaratıcı, problem çözme becerilerine sahip ve kendi kendine yeterli
olmayı hedefler.
13
Öğrenme, bireyin varoluşunun en önemli unsurlarından biri olmasına karşın, “öğretim”
metotlarının, bireylerin öğrenme biçimlerine uygun olmayışları ile, zor, sevimsiz, kaçınılması
gereken bir durum haline gelmektedir.
Çoğu kez eğitim içeriklerinde aynı sorunla karşılaşmaktayız; eğlenceden uzak, hayattan
kopuk ve monoton.
Oysa öğrenme, hayatın içinde ve merkezindedir.
Günümüzde teknolojik, sosyolojik, ekonomik şartların değişimi ile birlikte eğitimde
kullanılması gereken yöntemler de farklılık göstermiştir.
Bazı çocukların öğrenip, bazılarının öğrenememesi uzun yıllar “çocuğun kapasitesine”
bağlanmıştır. Ancak günümüzde yeni bilimsel gelişmelerle birlikte, “çocuk ve beynin öğrenme
sistemine uygun metotlar” kullanıldığında öğrenme becerilerinde ciddi bir artış olabileceği
görülmektedir. Dolayısıyla öğrenme aslında kullanılan metotla doğrudan ilişkilidir. Çocuk
öğrenemiyorsa, kullanılan metot onda öğrenmeye karşı bir direnç yaratıyor demektir.
Günümüzde ortaya çıkan yaklaşımların içinde, beynin algılama biçimine de en yakın olan
“holistik/bütüncül” yaklaşımdır. Bilgiyi bir bütün olarak, bilgiyi aktaracağımız sunumları
beyinler ile uyumlu hale getirerek, idrak ve farkındalık temelli bir anlayışa geçmemiz
gereklidir.
Baskı, ödül, ceza, dışarıdan kontrol, başarısızları dışlama yöntemleri işe yaramamakta ve her
geçen gün çocuklarımızı kaybetmemize neden olmaktadır.
Holistik bakışı uygulamaya geçirdiğimizde;
Çocuk materyali doğru olarak algılar, çünkü materyal beynin algılama süreçlerine uygun
düzenlenmiştir. Dolayısıyla anlama kapasitesi yükselir.
Bilgiler doğru biçimde sınıflandırılır ve beynin önceden öğrendikleri ile ilişki kurması sağlanır.
Böylece birbirinden kopuk ve unutulan değil, birbirini geliştiren kalıcı bilgilere ulaşılır.
Bilgiler, resmin bütününü görmeye, düzen içermeye, tutarlı olmaya, doğru kategorize
edilmeye ve sıralanmaya dayalı olarak verilir.
Öğrenme kolay hale gelir, hızlanır. Çocukta özgüven artar. Çünkü “öğrenebilmektedir”.
Dirençleri agresyonu azalır.
Motivasyonu ve başarı duygusu yükselir.
14
Hafıza kapasitesi artar, hatırlama gerçekleşir.
Beyinsel süreçlerin birbirleriyle, dış dünya ile kişiler, olaylar ile ilişkili olduğunu düşünerek,
holistik bakış ile elde edeceğimiz kazanımlar oldukça fazladır ve her şeyden önemlisi insana
uygundur.
Bu bilgiler ışığında, özetlemek gerekirse;
Akıcı ve anlaşılır bir metne sahip,
Beynin gerekli ve doğru bilgilerle desteklenmesine dayalı,
Yaş seviyesine uygun olmayan, gereksiz bilgilerden arıtılmış,
Yanlış izlenim yaratan bilgilerden uzak,
Düzenli ve belirli sistematik içeren,
Kullanılan sözcükler ile izleyicinin beyninde bir resim oluşmasını sağlayan,
Beynin çağrışım prensibini destekleyen,
Tanıdık bilgilerle eşleşmesini sağlayan,
Merak ve ilgi uyandıran,
Sevgi ve saygıyı destekleyen,
Başarı duygusunu ön plana çıkartan,
Pozitif bir düşünme ortamı yaratan,
Günümüzün çocuklarına ve bilimsel gelişmelerine uygun holistik bir modelleme yapılacaktır.
Aktif öğrenme, çocuklara, yetişkinlerin olmalarını istedikleri yerde değil, onların bulunduğu
yerde yaklaşmanın gelişim açısından daha yararlı olduğunu savunan bir yaklaşımdır.
Çocukların özel beceri, yetenek ve ilgi alanlarını geliştirmek için düzenlenmiş bir programdır.
Çocuklar planlama sürecine dâhil edilmişlerdir.
15
Etkin öğrenme kavramı ile birlikte, etkin iletişim metotları birlikte kullanılır.
Aktif öğrenme, öğrenen kişinin etkinliği bizzat kendisinin başlatmasıyla gerçekleşir.
Genellikle hareket, dinleme, araştırma, hissetme ve manipüle etmeyi içerir.
Aktif öğrenme aynı zamanda yaratıcılık yolunda da en önemli adımdır.
Çocuklar bizim gerçek olarak adlandırdığımız olayları deneme-yanılma yolu ile öğrenirler.
Kafalarında yaşadıkları ile ilgili bir teori geliştirir, bu teoriyi değişik ortamlarda dener ve
deneyimlerinin sonucunda bu teorinin doğru veya yanlış olduğu konusunda karara varırlar.
Örneğin, biz yetişkinler bir çiçeği koparıp suya koymadığımız zaman o çiçeğin solacağını
biliriz. Çocuk ise bu bilgiye ancak kendi başlattığı bir deneme yolu ile ulaşır.
Çocuk yaptığı iş ile ilgilenir ve tüm gücüyle ona yoğunlaşır. Bu nedenle çocukların ilgi alanları
ile onlara yaklaşmalı ve bunlara uygun ortamlar sağlamalıyız. Örneğin, sayı kavramını vermek
istediğiniz bir çocuğa eğer ilgi alanı legolardan araba yapmak ise bu yolla, boncuklardan
bilezik yapmak ise bu yolla yaklaşmalıyız.
Tam öğrenme nedir?
Bloom; tarafından geliştirilen ve okulda öğrenme adı da verilen tam öğrenme modeli
okullarda öğrenme sürecinde rol oynayan bütün öğeleri, öğrencilerin en etkili ve verimli
öğrenme düzeyine ulaşması için sistemli olarak bir araya getiren yaklaşımdır.
Burada kuramın tüm ayrıntılarına girmeyeceğiz. Bizim için önemli olan kısmına değineceğiz:
Bloom; “işin başından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise dünyada herhangi belli bir
kişinin öğrenebileceği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir” varsayımına dayalı olarak
modelini geliştirmiştir.
Belirleyici etkenler olan öğrencinin özgeçmişi ve öğretim hizmetinin niteliğinin uygun hale
getirilmesi durumunda öğrenciler arasındaki farklılıkların giderilmesinin ve okuldaki
öğrencilerin en azından %95’inin, öğretilenlerin çoğunu öğrenerek en başarılı öğrenciler
düzeyine gelmelerinin mümkün olacağını diğer bir deyişle tam öğrenmenin
gerçekleşebileceğini öne sürmektedir.
Tam öğrenme modelinde derse başlamadan önce öğrencide var olan potansiyel belirlenmeli,
öğretim bu nitelikler göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.
16
Koçluk hizmeti de kişinin var olan potansiyelini en yüksek noktaya çıkarmasını hedefler. Bu
anlamda, her kişiye uygun öğrenme ortamı, malzemesi, yöntemi sağlayabilmek için, gerekli
çalışmaları yapar.
Öğrenme ilkeleri nelerdir?
Öğrenme potansiyelini arttırmada temel öğrenme ilkelerini bilmek ve ona göre yaklaşmak,
başarıyı önemli ölçüde etkileyecektir. Bu ilkeler:
1. Öğrenciye Görelik İlkesi: Her öğrenci için farklı bir rota çizmek gerekir. Kişilik
özellikleri, öğrenme biçimi, ilgiler, fiziki ve sosyal koşullar vb. dikkate alınarak
planlama yapılır.
2. Amaca / Hedefe Uygunluk İlkesi: Hedefler ile uygulamalar birbirini desteklemelidir.
Adımlar hedefe uygun olacak şekilde belirlenmeli ve ona göre düzenleme
yapılmalıdır.
3. Yakından Uzağa İlkesi: Öğrenme, kişinin kendisine en yakın, en bildiği örnekler ile
anlaşılır hale gelir. Bu nedenle vereceğimiz örnekler, tasvirler, onun çevresinden ve
ona ait nesneler ve olaylar ile ilgili olmalıdır.
4. Bilinenden Bilinmeyene İlkesi: Yeni bir bilgi verilirken, o bilgi ile ilgili geçmişten bir
bağ kurmak gerekir. Geçmişte bildiği, öğrendiği konu ile ilgili bir bağ ile bunun üzerine
yeni bilgiyi inşa eder.
5. Somuttan Soyuta İlkesi: Öncelikle küçük yaştaki çocuklar elleriyle tutup gözleriyle
gördüklerini yani somut olanları öğrenirler. Bu nedenle anlatımları modellemek
gerekir. Modelleme işlemi aslında her yaş için daha sağlıklı bir öğrenme ortamı sağlar.
6. Yaşama Yakınlık (Hayatilik) İlkesi: Öğrenilecek konu veya bilgi, pratikte
kullanılabilecek, yararı belirlenmiş, sonunda hangi amaca hizmet edeceği anlaşılmış
olmalıdır. Yani yaşam pratiğinin içinden örnekler içermelidir.
7. Yaparak Yaşayarak Öğrenme: Ne kadar çok duyu organı öğrenmede kullanılırsa
hatırlama düzeyi de o oranda artar. İnsanlar okuduklarının %20’sini, duyduklarının
%30’unu, gördüklerinin %40’ını, hem görüp hem duyduklarının %50’sini, görüp
işittikleri ve söylediklerinin %80’ini, görüp işitip dokunup söylediklerinin %90’ınını
hatırlamaktadırlar.
Öğrenme biçimi nedir? Nasıl saptanır?
Öğrenme stilleri doğuştan gelen özelliklerimizden bir tanesidir. Her insanın bir öğrenme stili
vardır. Hayatın her alanında etkili olan bu özelliğimiz, hayatımız, seçimlerimiz için oldukça
önem taşır. Hareket ve davranışlarımızı öğrenme biçimimize göre şekillendiririz.
Üç tür öğrenme stili vardır:
1. Görseller: Genellikle düzenli ve titizdirler. Düz anlatım tekniklerinden yeterince
yararlanamazlar. Resim, şema..vb gibi görsel malzemelerle daha kolay öğrenirler.
17
Bir şey hatırlamak istediklerinde gözlerinin örneğinde canlandırarak hatırlamaya
çalışırlar.
2. İşitseller: Ses ve müziğe ilgilidirler. Karşılıklı konuşmayı, sohbet etmeyi severler.
Genellikle ahenkli ve güzel konuşmaya gayret ederler. Bazen kendi kendilerine
konuşurlar. Duydukları şeyi daha iyi anlarlar. Dinlemeyi tercih ederler. Hatırlamak
istediklerini birisi kendisine anlatıyor ya da söylüyormuş gibi hatırlarlar.
3. Dokunsallar: Çok hareketli kişilerdir. Uzun süre oturamazlar. Görsel, işitsel
materyaller onlar için yeterli olmaz. Mutlaka dokunarak, yaparak, yaşayarak
öğrenirler.
Öğrenme stili kişinin başarısı üzerinde de rol oynar. Öğrenme stilini bildiğimiz kişiye nasıl
yaklaşmamız gerektiğini daha kolay saptarız. Onun nasıl daha kolay anlayacağı, başarı ve
motivasyonunun nasıl daha yüksek olabileceği gibi ipuçlarını, öğrenme stili yardımı ile
bulmak daha kolaylaşır.
Öğrenme stillerini belirlenmiş soru listeleri ile saptamak mümkündür.
Alışkanlıklar, eğilimler, bilinçaltı faktörler, değerler, inanç kalıpları ve etkileri
nelerdir?
Çocukluğumuzdan itibaren, etrafımızdan duyarak, görerek ya da yaşadığımız deneyimler
doğrultusunda oluşturduğumuz birçok inanç kalıbı vardır.
Bunların neler olabileceğine baktığımızda;
Mükemmel olmaya çalışmak ve karşımızdakilerin mükemmel olmasını istemek,
“Başkaları ne der?” düşüncesi,
Kendi gözlemlerimiz hissettiklerimiz yerine başkalarına inanmak,
Eskiden yaşadıklarımız,
Gelecekteki planlarımız,
Birilerinin bizi beğenmesi,
Başarısızlıktan korkmak,
Endişelerimiz, kaygılarımız… vb. pek çok düşünce kalıbına rastlarız.
Günlük yaşantımıza şöyle bir baktığımızda ve zihnimizden geçen düşünceleri mercek altına
aldığımızda, bunlara ilişkin, durdurulamayan yüzlerce mesajın, gün içinde kafamızın içinde
dönüp durduğunu keşfederiz.
18
Koçluk alan kişilerin bu tarz inançlarını saptamak, onun hayatı için çok büyük önem taşır.
Çünkü çoğunlukla aldığı kararlar bu inançlar doğrultusundadır. Değişime karşı direncin
altında en fazla inançlar yatar. Birçok inanç kişinin hayatını olumsuz etkiler. (Ben başarısızım.
Yapamam. Kendime güvenim yok… vb.)
Koç, koçluk alan kişileri gözlemleyerek, yerinde sorularla ve bazı soru listeleri ile bu inanç
kalıplarını saptayabilir. Yaşadıklarımız doğrultusunda, değerlerimiz oluşur. Dürüstlük, saygılı
olma, etik değerlere uyma, rahat iletişim kurma, insan ilişkilerine özen gösterme, nezaket
kurallarına uyma, inisiyatif kullanma, iş disiplini, temizlik, düzen, giyim... vb. kavramlar
konusunda düşüncelerimiz değerlerimizi belirler.
Burada, “hangi değerleri, hangi yaşta ve nasıl aldım?” sorusu önemlidir. Kuşkusuz ki
değerlerin, bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. Ancak sahip olduğumuz değerler
mutsuzluk ve uyumsuzluk kaynağı da olabilmektedir. Bugün yanlış inanışların çoğu çocukluk
döneminde aldığımız yanlış bilgilerden kaynaklanmakta, birçok saplantılı fikir hatta bu
konularda işlenen suçlar, değer eğitiminin doğru yapılmamasından kaynaklanabilmektedir.
Koç, koçluk alan kişinin sahip olduğu değerlerin neler olduğunu saptayarak, kişinin
yönelimlerini daha rahat belirlemesine yardımcı olur.
Güçlü yönler ve geliştirilmesi gereken yönler nasıl belirlenir?
Çevremizde gördüğümüz insanların hepsi farklı farklı özelliklere sahiptir. Fiziksel özelliklerde
olduğu gibi, kişilik özelliklerinde de, duygusal özelliklerde de insanlar farklılıklar gösterir. Bu
insanları birbirlerine karşı üstün ya da zayıf değil, özel kılar.
İlgilerimiz, yeteneklerimiz, becerilerimiz alanlara göre değişiklikler gösterir. Bu doğal bir
sonuçtur ve farklılıklar zenginliktir. Bizi güçlü kılan deneme cesareti ve denemeye devam
etme sabrıdır. Bu şekilde geliştirilmesi gereken yönlerimizi, olduğumuzdan bir üst konuma
taşımamız söz konusu olabilecektir.
Kişi sadece kendisi ile rekabet etmelidir. Bu da kendisini iyi tanıyarak, bulunduğu durumdan,
akılcı hedeflerle bir üst duruma geçebilmek demektir. Kararlılık, hedeflerimiz ile
davranışlarımızın örtüşmesi bunu sağlamak için yardımcı olur.
Güçlü yanlarımız zaman zaman dezavantaj oluşturabileceği gibi, zayıf diye düşündüğümüz
yanlarımız bize avantaj sağlayabilir. Bu nedenle olayları 360 derece bakış açısıyla
değerlendirmek gerekir.
Farklılıklara saygı, aynı zamanda kendini de olduğu gibi kabul edip saygı göstermeyi
beraberinde getirir. Bir insan her alanda güçlü veya tam tersi her alanda zayıf olamaz. Önemli
olan durumunu net olarak görüp, gidilmesi gereken yolda, her insanın gelişebileceği prensibi
ile hareket etmektir.
19
Bir taraftan aktif, cesur, araştırmacı olabilirken, bir yanımız da aceleci ve sabırsız olabilir. Bu
durum da bizi sıkıntıya düşürebilir. Durumu doğru analiz edip, çözümler üzerinde düşünmek
ve harekete geçmek, doğru sonuçları getirecektir. Her zaman mükemmel olmak olası değildir
ve her zaman mükemmel olmaya çalışmak duygusal olarak zorlayıcı ve sonuçları itibariyle
yıkıcı olabilir.
Stres yönetimi nasıl yapılır?
Stres, kişinin yaşadığı olaylara bağlı olarak, fiziksel ve duygusal tepki göstermesidir. Aslında
temel yaşam becerileri geliştirmede ortalama bir stres düzeyi istenen bir durumdur. Stres
belli oranlarda harekete geçmek için güdülenme de sağlamaktadır. Dolayısıyla stresin hiç
olmaması gibi bir durum söz konusu değildir.
Stresin kontrol edilemez bir biçimde artması ve hayatın akışını etkilemesi sorunun ortaya
çıkmaya başladığı andır. Bireyin sosyal, iş ve özel hayatıyla ilgili uyumunu bozar ve günlük
yaşantısında zorlamaya başlar. Yorucu hale gelir, olumsuz bir düşünce yapısı geliştirmemize
neden olur ve bu durum bir kısırdöngüye dönüşür. Kişi kendisini tehlikede hisseder.
Sürekli yorgun hissetmek, uyanmakta zorlanmak, çoğunlukla kızgın ve öfkeli hissetmek,
toleransın azalması, dikkat sorunları yaşanması, baş ağrısı, hayattan zevk almamak,
mutsuzluk hissi, aşırı yeme veya az yeme gibi belirtiler, stres seviyesinin artmakta olduğunu
gösterir.
Kaygı, unutkanlık, zihin yorgunluğu, alkol veya sigara kullanımının artması gibi durumların
yanında, bazı fiziksel belirtiler de ortaya çıkar. Bedensel rahatsızlıklar, mide, kalp sorunları,
terleme, bağışıklık sistemi rahatsızlıkları gibi sorunlar hayatı iyice etkilemeye başlar.
Pek çok yönden hayatın etkilenmesi ile birlikte, değersizlik duygusu da artar. Belirli bir süre
sonra da kişide tükenmişlik hissi ortaya çıkar.
Kişi stres durumunun derecesini, hayatını nasıl etkilediğini, nelerin ona stres ve kaygı
yaşattığını anlayarak, bilinçli bir şekilde, farkındalığını arttırarak, stresi kontrol altına
almalıdır. Bir nevi yönetmelidir. Beslenme, egzersiz, nefes teknikleri gibi yardımcı olabilecek
yollara başvurmalıdır. Ancak bu konuda yoğunlaşmış bir durum varsa, uzman yardımına
başvurmak gerekli hale gelecektir. Çünkü tüm teknikler ana faktörü ortada kaldırmaya
yetmeyecek, anlık rahatlama sağlayacaktır.
Stresi yönetmek için;
1. Nelerin strese neden olduğunu saptamak,
2. Duygusal tepkileri saptamak,
3. Fiziksel tepkileri saptamak,
4. Nelerin değişmesi gerektiğini saptamak,
20
5. Kaçınmak, şiddetini azaltmak veya ortadan kaldırmanın ne şekilde mümkün
olabileceğini saptamak,
6. Gösterilen fiziki ve duygusal tepkinin şiddetini azaltmaya çalışmak. Tehlikede
olduğunu düşündüren şeyleri bulmak ve bunun nasıl değişebileceğini saptamak,
7. Herkesi memnun etmeye çalışmaktan vazgeçmek,
8. Nefes alma, kalp atışını düzenleme, gevşeme teknikleri uygulamak,
9. Dengeli beslenme, gerekli vitaminleri ve mineralleri almak,
10. Uyku düzenini korumak, gibi yöntemler denemek faydalı olacaktır.
Direnç nasıl yönetilir?
Direnci, koçluk sürecindeki yapılacak tüm uygulamalara karşı gelen güç olarak tanımlamak
mümkündür. Farkındalık kazanma, kabullenme, istikrar kazanma vb. tüm çabaların
süreçlerini kesintiye uğratır. Bunun çok çeşitli psikolojik nedenleri olabilir. Koçluk sınırları
içerisinde, psikolojik sebeplerden bahsetmeyeceğiz ve bunun araştırmasına girmeyeceğiz.
Koçluk alan ile çalışırken basit dirençler ile karşılaştığımızda, destekleyici, güven verici ve
kaygı gidermeye yönelik bir tutum sergilemek uygundur. Yapılmayan görevler, ödevler için
sabır gösterip, neden yapılamadığı hakkında farkındalık kazanmasını sağlayıp, gerekirse
değişik düzenlemeler deneyip yola devam etmek gerekir. Nihayetinde hala çok fazla dirençle
karşılaşıyorsak, Koçluk hizmetini sonlandırıp, bir uzmana yönlendirme aşamasına gelinmiş
demektir.
Sınav kaygısı nasıl yönetilir?
Sınav kaygısı, bilgi düzeyinden bağımsız olarak, sınav sonuçları ile ilgili çeşitli nedenlerle
endişeye kapılmak, başarısızlık korkusu yaşamak ve nihayetinde bunun sınav sürecine
olumsuz olarak yansıması şeklinde tanımlanabilir. Bilgi, sınavda etkin olarak kullanılamaz.
Belirli miktarda kaygı gerekli ve normaldir. Ancak sınav sürecinde ciddi etkiler meydana
getiriyorsa ve uzun süredir devam edip, akademik başarı üzerinde önemli ölçüde rol
oynuyorsa, sınav kaygısı sorun haline gelmiş demektir.
Sınav kaygısının, felaket yorumları içeren düşünceler, unutkanlık, dikkati toplayamama,
konuları hatırlamakta güçlük gibi zihinsel belirtileri vardır. Gerginlik, sinirlilik, karamsarlık
korku hali, panik, kontrolü yitirme hissi, güvensizlik, çaresizlik ve heyecan gibi duygusal
belirtiler görülür. Tüm bunlara bağlı olarak da, ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma,
ders çalışmayı erteleme, sınava girmeme gibi davranışsal belirtilere neden olur.
Sınava etkin olarak çalışamamak, zamanı etkin kullanamamak, yetersizlik hissi, kaygıyı
arttırır. Mükemmeliyetçi ailelerin çocuklarında da kaygı düzeyinin yükseldiğini görebiliriz.
Başarısız olma korkusunu yoğun yaşayan bireylerin, kendilerine olan güvenleri azalır ve
kaygı düzeyi yükselir.
21
Sınavlara çok fazla anlam yüklenmesi, çok yüksek hedeflerin konması, kendine ait olmayan
başkalarının isteğine göre hedef belirlenmesi, sınavın hayatın sonu gibi algılanması kaygı
düzeyini arttıran etmenlerdendir.
Sınav kaygısını gidermek için öncelikle zihinsel çalışma yapmak önemlidir. Ancak bunu somut
verilerle desteklemek gerekir. Planlı çalışma, basitten zora doğru çalışma, verimli çalışma ile
öncelikle, başarabileceği duygusunu kazanma önemlidir. Bunun yanında, dinlenme, uyku ve
beslenme de kaygı düzeyinin azaltılmasında rol oynar. Doğru nefes alma ve felaket
senaryoları yerine olumlu senaryolar düşünme egzersizleri yararlı olacaktır.
Sınava en başarılı olduğu bölümden başlamak, yapılamayan sorular üzerinde zaman
kaybetmemek, dikkati yoğunlaştırmak, sınav sırasında yararlı olacaktır.
Koçluk alan kişiden gelebilecek tepkileri nasıl okuyabiliriz?
Koçluk görüşmelerinin verimli olmasında, karşı tarafın söylediklerinin iyi anlaşılması oldukça
önem taşır. Kişiler çoğunlukla söylemek istediklerini direk olarak söylemek yerine, bazı kodlar
kullanarak konuşmayı tercih ederler. Bu kodların çözümlenmesi, kişi ile kurduğumuz iletişimi
etkin kılar.
Örneğin;
DAVRANIŞ VARSAYILAN SORUN GERÇEK SORUN
Sınıfa geç geliyor İngilizceyi sevmiyor Bir önceki dersten çıkıp
gelmesi zaman alıyor
Dersi anlamıyor Serkeş, ilgisiz İşitme kaybı var bazen
öğretmenini hiç duyamıyor
Annesinden ayrılıp Şımarık-hala çocuk Terkedilmekten korkuyor
sınıfa girmiyor
Beden Eğitimi derslerine Kendisine gülünmesinden Kansızlığı var-çabuk yoruluyor
katılmıyor korkuyor
22
Koç, koçluk alan kişi ile ilgili önyargılı olmamalı, kendi yargılarını tamamıyla bir tarafta
bırakmalı ve kişiyi anlayabilmek için, doğru sorular sorarak, gerçekten “ne olduğu ve ne
hissettiğini” birlikte bulabilmeye çaba sarf etmelidir.
Hedef belirlerken nelere dikkat edilmelidir? Hedef nasıl olmalıdır?
Koç, koçluk alan kişiyi tanıyıp, gerçek ihtiyaç ve isteklerini bulmasına yardım ettikten sonra,
değişimin meydana gelebilmesi için, kişi ile birlikte hedef belirlemek ve belirlenen hedeflere
ulaşmak için eylem planları hazırlamak ve bu planların uygulanıp uygulanmadığını kontrol
etmek durumundadır. Hedef belirleme, koçluk görüşmelerinin önemli ve sonuca götüren
aşamalarından biridir.
Hedefler, kişinin yaşama ilişkin, ailesine ilişkin, kendisine ilişkin, ilişkisine ilişkin …vb. olabilir.
Hedefler olumlu cümleler ile ifade edilmelidir.
Hedeflerin uygulanabilir olması çok önemlidir. Aksi taktirde, yazılıp bir türlü ulaşılamayan
tozlu hedef listelerinden öteye gidemez.
Hedef belirlendikten sonra, hedefe ulaşması için kişi için engel teşkil eden tüm düşünce,
inanç, alışkanlık kalıpları ortaya konmalıdır.
Hedef kesin ve net olarak tanımlanmalıdır.
Hedef ölçülebilir olmalıdır.
Hedef koçluk alan kişi tarafından kabul edilebilir yani erişilebilir olmalıdır.
Hedef gerçekçi olmalıdır.
Hedef için bir takvim belirlenmelidir.
SMART Metodu nedir?
Kolay akılda kalması için kullanılabilecek SMART Metodu, “Spesific, Measurable, Accepted,
Realistic, Timely sözcüklerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş ve hedefleri tanımlama
kriteri olarak kullanılan bir terimdir. SMART’ a göre ölçülemeyen bir hedef, hedef değildir.
Harf Anlam Açıklama
S Özel / Belirli Hedef kesin ve net tanımlanmalıdır.
M Ölçülebilir Hedef ölçülebilir olmalıdır.
A Kabul Edilen Hedef kabul edilir olmalıdır.
R Makul / Gerçekçi Hedef gerçekleşebilir, makul olmalıdır.
T Zamana Bağlı Hedef net bir zaman takviminde erişilir olmalıdır.
23
Koçluk alan kişiyi nasıl harekete geçirebiliriz?
Hiçbir problemi içinde bulunduğumuz bakış açısı ile çözmemiz mümkün değildir. Bu nedenle
bulunduğumuz durumdan çıkmak gerekir. Bu da eylem ile gerçekleşir.
Eylem için;
Gerçekten istemek,
O hedefe neden ulaşmak istediğini bilmek,
Karar vermek,
Hedefe ulaşabileceğine inanç içinde olmak,
Hedefe layık olduğunu ve sonuna kadar hak ettiğini düşünmek,
Eylem adımlarını uygulamak,
Kendini motive etmek,
Hedef ile ilgili bilgileri edinmek,
Zihinde canlandırmak,
Hedefe ulaşmış gibi düşünmek,
Olumsuz düşünceleri ve inanç kalıplarını değiştirmek,
Hedefe odaklı olmak,
Hedefe kendini adamak,
Plan yapmak,
Kararlı olmak,
Olası sorunlarda vazgeçmemek, yeni yollar denemek,
Başarıları ve küçük adımları önemsemek,
aşamaları önemlidir. Koçluk alan kişi ile bu aşamaları gözden geçirip nerede sorun olduğunu
saptayarak eyleme geçirebiliriz.
Ödev verme nedir?
Koçluk alan kişinin hedeflerine ulaşabilmesi için yapılmış olan eylem planları gereği, bazı
ödevleri olacaktır. Bunlar birlikte belirlenir. Zorlama yapılmaz. Kendisi karar verir ve uygular.
Uygulamadığında sadece sonuçlar üzerinde konuşulur.
24
Ödev kontrolleri nasıl yapılır?
Kararlaştırılan ödevler bir sonraki görüşmede mutlaka kontrol edilir. Yapılıp yapılmadığı,
yapılamadıysa bunun sebepleri, nasıl yapılabilir kılınacağı, revizelerin neler olacağı..vb.
konuşularak değerlendirilir.
Görüşmeyi sonlandırma nasıl yapılır?
Görüşme zamanı sona geldiğinde, koç nazikçe sürenin bittiğini hatırlatacak bir hareket
yapabilir. (Hafifçe oturduğu yerde dikleşerek, ayağa kalkacakmış gibi durmak…vb.) Koçluk
alan kişinin son cümlelerini kurmasına izin verilir. Görüşmenin amaçları yerine getirilmiş,
ödevler verilmiş ve bir sonraki görüşme için randevu ayarlanmış olmalıdır.
Görüşme zamanı etkin olarak nasıl kullanılır?
Koç görüşme süresini koçluk alan kişiye önceden bildirmeli ve buna riayet etmelidir.
Görüşmenin aşamalarını, hedeflerini önceden belirlenmiş olmalı ve bu aşamalar için gerekli
yaklaşık süreleri planlayarak, koçluk alan kişinin kendini ifade etmesine engel olmadan ve
görüşmenin bazen plan dışı gelişebileceğini hesap ederek, zamanı en etkin biçimde
kullanmalıdır.
Ne zaman bir uzmana yönlendirmek gerekir?
Koçluk hizmeti, belirlenmiş hedefler doğrultusunda, bir noktadan diğer noktaya varmayı
destekleyen bir hizmettir. Koç bu süreçte kişiye eşlik eder.
Süreç içinde, nedenler ile ilgilenmek, çözümleme ve analiz yapmak, koçluk sürecinin konusu
değildir. Bu nedenle, Koç herhangi bir nedenle, sürecin gitmediğini, tıkandığını, problemlerin
sürecin önüne geçtiğini hissediyorsa, koçluk alan kişiyi uzmana yönlendirmelidir. Problemlere
teşhis koymaya, bunların çözümü için derinleşmeye çalışmak verilen hizmetin sınırını aşmak
demektir ve olumsuz sonuçlara neden olur.
Sınırları bilmek ve korumak, koçun başarısını eksiltmez, bilakis arttırır. Güven hissini geliştirir.
Farklı meslek gruplarında da bu sınırlar hep korunmaktadır. Kendinizi, ben her konuda
bilgiliyim, hallederim, iyileştiririm diyen bir doktora mı emanet edersiniz? Yoksa sizi gerekli
yerlerde farklı alanda uzmanlaşmış kişilere yönlendiren, onlarla ekip halinde çalışan bir
doktora mı emanet edersiniz? Bu aslında tüm meslek alanlarında böyledir. Bir inşaat
yapmaya kalksanız dahi, ciddi bir ekiple bunu başarabilirsiniz. Ve her meslek alanında ekip
çalışması yapan insanlar daha başarılı olurlar.
25
2. BÖLÜM
ETKİN ÖĞRENME
YÖNTEMLERİ
26
Etkin öğrenme formasyonu nasıl kazanılır? Etkin çalışma nasıl yapılır?
Her insanın etkin bir öğrenme sağlayabilmek için, uygulayacağı yöntem birbirinden farklı olsa
da genel prensipler her zaman vardır. Çalışmanın uygun bir yöntemle yapılması, çok
çalışmak, çok zaman harcamak yerine, daha kolay biçimde öğrenmeyi sağlar.
Etkin öğrenme için;
Çalışma zamanının iyi organize edilmesi gerekir. Bu herkes için farklılık gösterecektir. Ancak
temel olarak günün kişi için en verimli, en enerjik olduğu zaman seçilmelidir. Zihinsel
kapasitenin düştüğü zamanlar, kişinin biyolojik ritmi, uyku ve yorgunluk durumları dikkate
alınarak zaman belirlenmelidir.
Çalışma ortamı kişiye en uygun ve en verimli olabilecek şekilde belirlenmelidir. Isı, ışık,
oksijen miktarı gibi çalışma kalitesini etkileyecek faktörlere dikkat edilmelidir.
Çalışma süresi ve aralıklarını, içeriklerini planlamak gereklidir. Aralıksız olarak çalışmak için 45
dakikadan 1 saate kadar olan süre etkili ve verimlidir. Öğrenme süreçleri arasında 10 ila 15
dakika ara vermek, beyne gönderilen bilgilerin tasnif edilmesi için zaman tanır. Ara verme
sürecinde beyin boş bırakılmalıdır.
Çalışma nedenlerinin belirlenmesi gereklidir. Nedenler tam olarak belirlenmeden motivasyon
oluşmaz. Dikkat devreye giremez.
Öğrenilecek materyalin görsel olarak hazır hale getirilmesi, işaret, renk vb. kullanılması,
kalem kullanarak veya parmak takibi ile tarama yapmak, bilgileri gruplamak, özet çıkarmak,
anahtar kelimeler çıkarmak, öğrenmeyi kolaylaştıracak yöntemlerdir. Başlangıçta yapılacak
tarama ile beyne öğrenilecek materyal ile ilgili komut yollamış olursunuz o da gerekli
hazırlıkları yapar.
Dikkat nedir? Dikkati toparlama yöntemleri nelerdir?
Dikkat, duyguları ve düşünceyi bir konu üzerinde toplama davranışıdır. Zihni var olan duruma
hazırlar. Dikkat olmadan öğrenme gerçekleşmez.
Basit dikkat, kişinin günlük yaşam içinde, üzerinde fazla düşünmeksizin fark ettiği şeyler ile
karşımıza çıkan dikkat türüdür.
Seçici dikkat, algının birçok uyaran arasından, belli bir uyarana yönelirken diğer uyaranları
ihmal etmesi durumudur.
Bölünmüş dikkat, iki ya da daha fazla uyarıcıya aynı anda odaklanabilme durumudur.
27
Sürekli dikkat, uyarılmışlık durumunun sürdürülmesi ve belli bir görev üstünde ara vermeden
odaklanabilme yeteneğidir.
Bir konuya zihinsel olarak belli bir süre odaklanabilmeye ise konsantrasyon denir. Herhangi
bir işi yaparken, o işe kendini tamamen verebilen ve bunu iş bitimine kadar sürdürebilen
kişiler, daha kısa zamanda, daha çok konuyu, daha etkili bir biçimde öğrenebilmekte ya da
sorunu çözebilmektedirler.
Her insan büyük bir iç potansiyele sahiptir. Ancak herkes bu potansiyelden hem içsel olarak
hem de zihinsel olarak konsantre olabildiği ölçüde yararlanabilir. Beyni tek bir konuya
yoğunlaştırmak beyin gücünün açığa çıkmasını sağlar. Beyninizi bir şeye tam olarak konsantre
edebildiğiniz anda bilinç ve bilinçaltının gücü birleşir ve hedefe yönelir. İlgi neredeyse enerji
oraya akar. Konsantrasyon ilginin dolayısıyla enerjinin tek bir noktaya odaklanmasıyla
sağlanır.
Aynı anda iki işin yapılması alışkanlıklar ile ilgilidir. Alışkanlığımız olan davranışları otomatik
olarak gerçekleştirirken, başka bir şeye dikkat edebiliriz. Bu nedenle dikkat gerektiren işleri
alışkanlık haline getirmek, yararlı olacaktır. Bu fazlaca yorulmadan bazı işleri
gerçekleştirebilme anlamına gelecektir.
Dikkatin belli bir konu üzerine toparlanamamasının çeşitli sebepleri vardır. Bunların arasında
fizyolojik sebepler vardır. Çeşitli hastalıklar dikkati toparlayamamaya neden olabilir. Dikkat
sorunları duygusal sebepler, üzüntü, yoğun stres, depresyon nedeniyle de oluşabilmektedir.
Sosyal sebepler arasında da yaşanılan çevre ve etkileri, toplumsal nedenler, ekonomik
nedenler gelir.
Dikkati yoğunlaştırmak için, duygusal, sosyal ve fiziksel etmenleri gerektiğinde uzman yardımı
alarak bertaraf etmek gerekir. Dikkat egzersizleri üzerinde çalışma yapmak, beslenme, uyku
düzeni gibi konularda düzen oluşturmak etkili olacaktır.
Hafıza nedir? Nasıl güçlendirilir?
Hafıza, öğrenilmiş olanların beyinde saklandığı varsayılan bir bölge olarak düşünülse de
aslında hafıza işlemler zinciridir. Duyumlardan gelen uyaranlarla hafızada bulunan
kopyalar/şablonlar arasında ilişki kurulur. Öğrenilmiş olan şey hafızaya girmiş demektir.
Hafızada mevcut olanlar arasındaki çağrışım gücü, bu bilgilerin tekrarlanma sayısı ile doğru
orantılıdır. Etkin öğrenmede, duyumları uyandıran tembihlerin veriliş sırası ve frekansı
önemli bir rol oynamaktadır. Bilgi, ne kadar canlı ve çağrışım için ipuçlarına sahip ise, o denli
iyi hatırlanır.
Hafıza bir bilgiyi uygun şekilde depoladıktan sonra, bu bilgileri ihtiyaç duyduğu anda
çağırmaya hazır tutar. Hafızadaki depolama uzun ve kısa süreli olarak yapılır. Hafızadaki bu
depolamanın seviyesi, verilerin hafızaya geliş şekli ve yoğunluğu ile ilgilidir. Veriler gelişigüzel
28
yığılma şeklinde olursa, rastgele atılan dosyalar gibi, istediğimiz bilgiyi bulma ve çağırmada
zorluk yaşarız ve hatta bunu başaramayız.
Güçlü hafıza, iyi bir şekilde hatırlama, bilgiyi doğru, sistematik şekilde kayıt etme ve doğru
çağrışım teknikleri geliştirme ile elde edilir.
Hafıza güçlendirmek için;
1. Doğru beslenin.
2. Stres ve kaygı düzeyinizi ayarlayın.
3. Hayat ile bağınızı koparacak şekilde hayal (veya negatif düşünceler) kurmayın.
4. Kontrolsüz bir şekilde, bilgisayar, oyunlar, sosyal medya, tv..vb. başında kalmayın.
5. Düşünme alışkanlıklarınızı sistemli hale getirin. Ezberlemeyin, anlamlı hale getirin.
6. Her zaman hazırlık yapın. Çalıştığınız konu üzerinde dikkatlice düşünün, adımları
belirleyin.
7. Düzenli ve yapılandırılmış tekrar yapın.
Nasıl kolay hatırlanır? Etkin kayıt sistemleri nelerdir?
Öğrenilen bilgiler kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçmeden yok olmuşsa buna
unutma denir. Öğrenilen ve uzun süreli belleğe geçirilen bilgi, yeterli ipucu bulunamadığı için
uzun süreli bellekten bulunup çıkartılamıyorsa buna da hatırlayamama denir.
Unutma ve hatırlayamama olaylarına etki eden etmenler arasında;
1. Bilgilerin kullanılmaması.
2. Travmalar.
3. Bilinçaltına itme.
4. Tekrar yapmama.
5. Yeterli pekiştirmenin yapılmaması nedeni ile sönme.
6. İleriye ve geriye ket vurma.
7. Öğrenilen bilginin anlamlı olmaması.
8. Yetersiz dikkat, gibi sebepler vardır.
Beynimizde depolanmak üzere bir materyali gönderirken, farklı yöntemler kullanabiliriz.
Bunlar;
1. Akrostiş tekniği, hafızaya alınmak istenen cümlelerin ilk harflerini kullanarak anlamlı
veya kafiyeli, hafızada daha kalıcı olan başka bir kelime veya cümle oluşturma işidir.
2. Bağlama tekniği, eğer bir şeyi sırasına göre hafızanızda tutmak istiyorsanız bu teknik
işinizi kolaylaştırabilir. Bu noktada 4 şeye dikkat etmelisiniz.
1. Listelenen maddeleri ve akış sırasını iyice anlayın.
2. Listelenen maddeleri görsel bir şekille niteleyin.
3. Görsel şekiller üzerinden bir hikâye oluşturarak bunu zihninizde canlandırın.
29
4. Geri çağırırken önce zihninizde canlandırdığınız hikâyeyi hatırlayın ve hatırlarken de
kâğıda aktarın.
3. Anahtar sözcük tekniği, çok maddeli veya geniş konuları hatırlamak amacıyla
kullanılır. Bu teknikte önemli üç nokta bulunmaktadır:
İlk olarak anlaşılması istenen konuyu iyice anlaşılacak şekilde çalışın. Sonra her konu
veya madde için o maddeyi veya konuyu hatırlatacak anahtar kelimelere indirgeyin.
Yani o anahtar kelime o maddenin ya da konunun özü olsun.
Sonra anahtar kelimeleri yukarıda bahsettiğimiz akrostiş, bağlama gibi yöntemleri
kullanarak hafızanıza alabilirsiniz.
4. Şemalama tekniği, bir şeyin gruplanması, tasniflenmesi veya şemalanması demektir
ve bizim hem onu kolay anlamamızı hem de kolay hatırlamamızı sağlar.
Şemalama yöntemin 3 temel basamağı vardır:
1. Önce anlamak istediğiniz konuları sıralayın. Diyelim ki 3 ünite çalışacaksınız. Önce
bu üniteyi yandaki gibi konu başlıklarına göre yazın. Bu aynı zamanda kitabınızın
içindekiler kısmıdır.
2. Sonra bu maddelerin altındaki ana ve önemli konuları altına alt madde olacak
şekilde sıralayın.
3. Oluşturduğunuz şemayı çok iyi anlamak ve içselleştirmek gerekmektedir. Konu ile
ilgili şema oluştuktan sonra aralarındaki ilişkiyi anlamanızda kolaylaşacaktır. Bu
yöntemi anlayarak içselleştirmiş olmak bir bütün olarak tüm süreci kuş bakışı
görmenizi sağlar. O açıdan hem öğrenmeyi hem hatırlamayı kolaylaştırır.
Zihin haritası nedir? Nasıl oluşturulur?
Zihin haritası yöntemi ile özetlemede, beynin gelişmesine, çağrışım yapmasına, ilişkiler
kurmasına olanak verilir. Diğer özet şekillerinde beyin sınırlandırılmıştır. Daha fazla
düşünmeye imkân verilmez.
Zihin haritası yöntemi ile özet yaparken, imaj, resim, renkler, değişik boyutlarda harfler,
kodlar, anahtar kelimeler, çizgiler kullanılır.
Öğrenilmesi gereken materyalin bir nevi haritası çıkarılır. Yaratıcı düşünme ve iyi bir çağrışım
sağlama için iyi bir yöntemdir. Konuyu bütünden görmeyi sağlar. Bu şekilde öğrenme ve
hatırlama işlevleri kolaylıkla yerine getirilir.
Verimli çalışma teknikleri nelerdir?
Çalışma denildiğinde, önemli olan çok çalışmak değil, etkin (verimli) çalışmaktır. Bunun için,
en verimli saatlerin zor öğrenilen konulara ayrılması önemlidir. Uygun ve uygulanabilir bir
30
planlama yapmak, yapılan plana ne kadar uyulduğunun değerlendirilmesi verimli çalışmanın
ilk adımlarıdır.
Plana uyulmadığında veya yeterince çalışmadığını düşündüğünde suçluluk duyguları ön plana
çıkacaktır. Bu bir kısırdöngü yaratır ve çalışmanın önüne geçer. Bu nedenle suçluluk duymak
yerine nedenlerin değerlendirilmesi ve yeniden yapılandırma yapmak önemlidir.
Genellikle;
Bu kez tam zamanında çalışacağım,
Hemen başlamam gerekir (endişe),
Başlamasam ne olur? (kafa karışıklığı)
Daha önce başlamalıydım (suçluluk duygusu),
…….olmasaydı çalışabilirdim (kendini kandırma),
Hiçbir şeyden keyif almıyorum (kendine acıma),
Başaramazsam ne olur? (utanç),
Hala zaman var (ümit),
Yetiştiremeyeceğim, bende bir sorun var (çaresizlik),
Daha sonra yaparım, (kendi kendini teselli etme)
Şeklinde bir döngü oluşur. Bu döngüyü farketmek ve bilinçlenmek önemlidir. Amaçların
belirlenmesi, duyguların belirlenmesi hazırlık için gerekenlerin başında gelir.
Okuma sırasında, bir heceye veya yere takılmak, sık sık geriye dönmek, ses tellerinin
kımıldaması, dudak kımıldatarak okuma, yavaş okuma hızı, dikkatin toparlanamaması etkin
okumayı engeller.
Okuma ortamının kişinin kendi tercihlerine göre düzenlenmesi, ana düşünceyi farketmeye
çalışmak, hızı düşürmemek, konsantrasyona önem vermek, okunan metnin anlaşılmasında
rol oynar.
Dikkat, alıştırmalarla kazanılan ve geliştirilebilen bir özelliktir. Çalışma sırasında dikkati
dağıtan etmenlerden uzak durmanın öğrenilmesi gerekir. Öğrenilecek konunun sistemsiz bir
şekilde kişinin karşısında durması dikkat ve konsantrasyona engel olur.
Zihinde geçenlerin “şu an bu düşünceler amacıma hizmet ediyor mu?” sorusu ile, geriye
bırakılması ve materyale odaklanılması önemlidir.
Önceden ne kadar çalışılacağı belirlenmezse, hatırlama ve öğrenme zorlaşır. Başta ve sonda
öğrenilenler daha çok hatırda kalır. Çalışma aralıklarını 20-40 dk arasında düzenlemek ve her
31
aralığın sonunda tekrar yapmak verimliliği arttırır. Problem çözerken, çözüme ulaşmadan ara
vermemek gerekir.
Tekrar yapılmaz ise, öğrenilenlerin 1 saat sonra %30’ u, 9 saat sonra %80’ i unutulur.
Tekrarlar mekanik şekilde değil, anlamlar ve bağlantılar kurarak yapılmalıdır. En faydalı tekrar
yazarak yapılanıdır.
Zamanı planlama ve etkin kullanma nasıl yapılır?
Zaman kullanımı yaşam kalitesi açısından oldukça önem taşır. Başarısızlıklarımızın çoğunun
temelinde, zamanı etkin olarak kullanamamak yatmaktadır.
Zaman yönetiminde ilk adım önceliklerin belirlenmesidir. Hayatı “yapmak zorunda olduğunuz
şeyler” olarak algılarsak, bunlardan kaçınmamız çok normal hale gelecektir. Yapmamız
gerekenleri, hedeflere ulaşmak için birer adım olarak algılarsak ve bu anlamda önceliklerimizi
listelersek, zaman yönetimi için önemli bir adımı başardık demektir.
Zaman yönetiminde amaçlarımızı belirlerken, vazgeçmemiz gereken şeyleri de belirlememiz
gerekir. Her şeyi aynı anda yapmak istemek, aslında hiçbir şey yapamamaya neden olabilir.
Bu nedenle vazgeçmeyi veya belirli bir tarihe ertelemeyi bilmemiz gerekir.
Aslında bazı küçük alışkanlıklarımızı değiştirmek, bize ciddi bir zaman kazandırabilir. Bu
alışkanlıklarımızı fark etmek ve değiştirmek adımlarımızdan bir diğeridir. (Telefon
alışkanlıkları, herkese evet deme alışkanlığı….vb.)
Zaman yönetimi için, bir gün içinde yapmamız gereken rutinleri belirleyip, kalan zamanımızı
da hedeflerimiz doğrultusunda planlamamız gerekir. Tüm bunları yaparken, bize engel olacak
davranış kalıplarımız vardır. Mükemmelliyetçilik, yaptığı işin başarısından hiçbir zaman emin
olamama hali, bunların başında gelir.
Erteleme davranışı, zamanı planlama ve başarı karşısındaki büyük engellerden diğer bir
tanesidir. Bir konu sizin için önemliyse ve siz konunun peşinden gitmiyorsanız erteliyorsunuz
demektir. Ertelenen her iş bir diğerini etkiler. Erteleme, kişinin karar verip de harekete
geçememesidir. Bazen kararlar belirlenen bir tarihte yapılmak üzere sonraya ertelenebilir. Bu
durum erteleme davranışı ile karıştırılmamalıdır. Erteleme, verilen kararı mazeretler bularak,
yapmamak demektir.
Bazen kendine aşırı derecede güvenmek de, zamanı etkin kullanmanın önüne geçer. “Nasılsa
yaparım, ben daha çabuk yaparım” türünden düşünceler, yanılgıya sebep olabilir.
Bunun tersi kendine güvensizlik de, hiçbir şeyden emin olamamamıza ve performansımız
konusunda kaygı üretmemize dolayısıyla zaman kaybına yol açabilir.
32
Zaman yönetimi, zaman zaman çevremize “hayır” dememizi gerektirecek bir aktivitedir.
Örneğin, yapmanız gereken bir işi yapıyorken, bir arkadaşınızın davetine “hayır”
diyemiyorsanız, birçok işiniz bu yüzden aksıyor demektir. Gerekçelerimizi net olarak ortaya
koyduğumuzda, kimseyi kırmadan zamanımızı yönetmemiz mümkündür.
Bazen bazı işlerin kendiliğinden olacağına ya da bazı özelliklerin herkeste bulunduğuna ilişkin
bir yanılgıya düşeriz. Örneğin “dinlemeyi” öğrenmek gereksizdir, çünkü zaten biliyoruzdur. Bu
tür hafife almalar, çoğu kez sosyal ve akademik alanda başarıyı olumsuz yönde etkileyen
sorunlara neden olur, bize büyük düş kırıklıkları yaşatır.
Önyargılarımız, yöntemlerin işe yaramayacağını düşünmek de zaman yönetiminde
başarısızlığa neden olur. Bu tekniklerin yalnızca bir araç olduğu ve teknikleri kullanmanın
sizin elinizde olduğu gerçeği her zaman akılda tutulmalıdır.
Başarmak istediğimiz tüm işlerde olduğu gibi, zaman yönetimi konusunda da öncelikle
amacımızın olması gerekir. Amaç belirlemek için zaman kaybetmeyin. Önce birinden başlayın
gerisi gelecektir.
Yapmak istediğimiz işler ve gerçekleştirmek istediğimiz amaçlarımız çok çeşitli olabilir.
Bunların bir kısmı yaşamdaki uzun vadeli amaçlarımızla doğrudan ilişkilidir, bir kısmı ise bize
zevk veren uğraşılardır. Ancak bazı işler temel amaçlarımızla olan bağlantılarına göre daha
önemli, bazı işler ise tamamlama süremiz açısından daha acil olabilir. Bu iki durum temel
alınarak, yapmamız gereken ve yapmayı istediğimiz işler dört kategoride toplanabilir.
Bunlar:
1. Acil olmayan ve önemsiz işlerinizi yapmayın.
2. Acil ama önemsiz işlerinizi belirli bir zamana erteleyin veya başka birine yapması
için devredin.
3. Acil olmayan ama önemli işlerinizle ilgili planlama yapın ve zamanını belirleyin.
4. Acil ve önemli işlerinizi hemen yapın.
Bir işin önemi, zaman planlaması açısından gerçekten çok önemlidir. İşlerimizin önem
derecesini belirlemek için, kendimize uğraştığımız iş hakkında bazı sorular sorabiliriz:
1. Eğer bu işle uğraşmaktan tümüyle vazgeçersem ne kaybederim?
2. Bu iş, yerine daha önemli bir iş konulacak şekilde başka bir zamana ertelenebilir
mi?
3. Ben bu işe gerçekten önemli olduğu için mi, yoksa yalnızca zevk aldığım için mi
konsantre olmuş durumdayım?
33
Bu sorulara verilecek yanıtlar, bize, uğraşmakta olduğumuz işin ne kadar önemli olduğunu
gösterebilecek ipuçları verecektir.
Belirlediğimiz amaçlar doğrultusunda yapmamız gereken işlerin tamamlanma tarihlerini
belirlemek, zamanı planlama konusunda önemli bir adımdır. Bunun için bir adet yıllık ajanda
edinmek ve amaçladığımız işlerin bitiş tarihlerini (ödev teslim tarihi, sınav tarihleri vb..) bu
ajandaya kaydetmek, atacağımız ilk somut adımdır.
Amaçlar belirlendikten ve gerekli tarihler yıllık ajanda da işaretlendikten sonra gelinen aşama
“haftalık plan” yapmaktır. Bunun için her hafta düzenli olarak çizelge hazırlamak en etkili
yöntemdir.
Bu işe girişmeden önce, bir hafta boyunca planlanmamış yaşantımızın bir listesini yapmak
gerekir. Bunun için de yanımızda bir hafta boyunca boş bir kağıt bulundurmak ve hangi
günler hangi saatlerde nelerle uğraştığımızı not etmek yeterlidir. Bu bize, yapmamız
gerekirken yeterince zaman ayırmadığımız işleri belirlememiz konusunda yardımcı olur.
Ayrıca esnek ve gerçekçi olmak, keyif veren şeylere de zaman ayırmak, değerlendirmeler ve
değişiklikler yapmak zaman yönetimi açısından önemlidir.
Program nasıl oluşturulur ve takip edilir?
Değişime açık, esnek bir çalışma programı yapmak, yapılacak çok iş olduğunda bunun altında
ezilmemek için gereklidir. Program yapmaya önce yapılacak işlerin önem sırasına göre
listelenmesi ile başlanır. Gerçekleşen görevlerinizin üzeri çizilerek, hedefimize varma
aşamalarımızı kolaylıkla görmüş ve yönetmiş oluruz.
En zor uygulayabileceğiniz programdan ziyade, kolay yapabileceğiniz adımları iyi hesaplanmış
bir program daha etkindir. Bu nedenle, elinizdeki zaman ve ulaşmanız gereken hedef için
belirlediğiniz adımları karşılaştırarak uygun bir tabloya yerleştirin. Tabloyu sürekli
görebileceğiniz bir yere asın. Tablonuzda, sadece çalışmaya değil, keyif aldığınız ve yapmayı
istediğiniz diğer şeylere de yer verin. Bu sizin sadece çalışmak zorunda olmadığınızı, başka
şeyler de yapabileceğinizi hissetmenizi sağlar.
Ödevler etkin biçimde nasıl yapılır?
Ödev yapmak bir alışkanlıktır. Alışkanlıkların oluşması için de belirli bir süre ertelemeden aynı
davranışı sergilemek gerekir. Ödev yapmanın aslında neye yaradığını anlamak önemlidir.
Ödevlerin kolay biçimde yapılabilmesi için etkin öğrenme yöntemlerine başvurmak, duygusal
etmenleri değerlendirmek ve bununla ilgili çalışmaları yapmak gerekir.
34
Fiziksel şartlar, sosyal ve çevresel faktörler düşünülmeli, bununla ilgili alınması gereken
önlemler alınmalıdır.
Ödev yapmanın salt bir zorunluluk veya görev olmadığını, hayatımızı kolaylaştıracak bir
durum olduğunu kabullenirsek, alışkanlığa dönüştürmemiz zor olmayacaktır.
Sınava hazırlık için etkin yöntemler nelerdir?
Sınava hazırlanmanın en ideal yolu, aslında öğrenilen malzemelerin düzenli aralıklarla tekrar
edilmesidir. Günlük tekrar için kısa süreler ayırmak, bilgileri toparlamak, düzenlemek, çeşitli
tekniklere yer vermek ve sınav öncesi yine kısaca bir hatırlama yapmak yeterlidir.
Etkin öğrenme yöntemlerine ne kadar yer verilirse, sınav hazırlığı o kadar kolay ve stressiz
olacaktır.
Test çözme, test teknikleri ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Sınavlarda başarılı olmak için test çözme becerisi kazanmak gerekir. Test tekniğine dayalı
sınavlarda başarısızlığın nedeni sadece bilgi eksikliğinden değil, sorulara yaklaşım tarzından
veya soru türüne aşina olmamaktan da kaynaklanır.
Öncelikle, o konuyu etkin bir biçimde öğrenmiş olmak gerekir. Soru çözmek aslında, öğrenip
öğrenmediğimizi veya ne kadar öğrendiğimizi anlamaya yarar. Bir anlamda öğrenmemizi
kontrol edip, yeniden düzenleme yaparsak, eksiklerimizi giderirsek ve yeniden soru çözersek,
bu durum tam öğrenmeyi sağlar. Aynı zamanda sınavda gerekli olan tecrübe, hız ve bilgi
becerilerini de kazanmış oluruz.
Çözemediğiniz veya yanlış çözdüğünüz sorunun mutlaka doğru çözümünü öğrenin. Bu aslında
aynı zamanda yeni bir öğrenme olanağını sunar. Yanlış yapmaktan korkmak yerine, onları
öğrenme yoluna gitmek, kendine güveni de sağlar.
Soruyu çok fazla okuyarak zihninizi karıştırmak yerine, anahtar kelimelerin, ne istendiğinin
altını çizin. Önemli ayrıntıları belirleyin. Paragraf sorularında paragrafı anlamadan şıkları
okumaya başlamayın. Ancak paragrafı soru köküne bakarak okursanız, sizden ne istendiğine
odaklanacağınızdan soruyu çözmek kolaylaşır.
Her gün belirli miktarda soru çözmeyi alışkanlık haline getirin.
Bütün şıkları okumadan doğru olduğuna inandığınız şıkkı işaretlemeyin.
Yanlış olduğuna kesin emin olmadıkça, ilk tahminde bulunduğunuz cevabınızı değiştirmeyin.
Emin olmadığınız sorulara birkaç tane başka soru çözdükten sonra yeniden bakın.
35
Uzun soru zordur önyargısından kurtulun.
Yanlış şıkları eleme yöntemini kullanın.
Soruları mutlaka yazarak altını çizerek çözün.
Sınav süresi, sınav şartları, soruları okumaya başlamadan önce bakmanız gereken şeyledir.
Zamanınızı bu şekilde yönetebilirsiniz.
Farklı soru türlerini öğrenmeli, çıkabilecek soru türlerini analiz etmeli, bunlara göre planlama
yapmalısınız.
Yaptığınız yanlışları tek tek değerlendirin ve hatalarınızı gruplayın. Örneğin "8. soruyu dikkat
eksikliğinden kaçırmışım. 15.soruyu konuyu bilmediğim için; 20.soruyu yanlış yapmamın
sebebi ise konuyu bildiğim halde yeterince soru çözmememden kaynaklanmış" şeklinde
gruplayın. Bu gruplamadan sonra belirlediğiniz problemlere çözümler geliştirin.
Her testte bilgi seviyesinin altında ve üstünde sorularla karşılaşabiliriz. Genellikle bunun bir
oranı olur. Zor sorular olduğu gibi mutlaka çözebileceğiniz sorular olacaktır. Zor sorulara
bakarak moralinizi bozmayın.
Her sorunun kendine has bir mantığı vardır. Test çözerken kendi mantığınızla değil, sorunun
mantığına göre hareket etmeniz gerekir.
Yanlışların doğruları götürdüğünü unutmayın. Hiçbir bilginizin olmadığı soruları boş bırakma
alışkanlığını kazanmalısınız.
Kaydırma, kodlama ve yanlış cevabı işaretleme gibi hataları yapmamaya özen gösterin.
36
3. BÖLÜM
KOÇLUK
GÖRÜŞMELERİNE GENEL
BAKIŞ
37
Görüşme ne sıklıkla düzenlenmelidir ve süresi ne olmalıdır?
Görüşme sıklığı duruma göre değişiklik gösterebilmekle birlikte, genellikle haftada bir olarak
düzenlenebilir. Koç ve koçluk alan kişi, ulaşılacak hedeflere göre değişiklikler yapabilir.
Görüşme ortamı nasıl olmalıdır?
Görüşme sakin bir yerde, kişi ile yalnız yapılmalıdır. Odanın rahatlığı mümkün olduğunca
sağlanmış, sade, dikkat dağıtacak ses, ışık, renk vb. olmamalıdır. Çok gösterişli görüşme
odalarından kaçınılmalıdır.
Talep edilecek fiyat nasıl belirlenir?
Koç, ücretlendirme politikasını kendi belirleyebilir. Belirlenecek ücretin piyasa koşullarından
çok yüksek olmaması önerilir. Koçluk alan kişiler arasında fiyatın (özel durumlar dışında)
farklılık göstermemesi uygun olacaktır.
Ödemeler genellikle peşin olarak alınır. Her seans için ayrı ücretlendirme yapılabilir.
Farklı durumlarda belirli seans sayısı için paket ücretlendirme de yapılabilir.
Görüşmede koçluk alan kişi ile yapılacak sözleşme/anlaşma nedir?
Koçluk yardımında koçluk alan kişinin de görev ve sorumlulukları vardır. Koçluk alan kişi, koçu
ile işbirliği içinde olmalıdır ve doğru bilgiler aktarmalıdır.
Yaşam sorumluluğu ve alacağı hizmet ile ilgili sorumluluk kendisine aittir ve koç herhangi bir
garanti veremez.
Koçluk alan kişi mutlaka kendi ayakları üzerinde durmalı, koça karşı bağımlılık
geliştirmemelidir. Koç bunu hissederse, görüşmelere son verebilir.
Koçluk alan kişi koyacağı hedeflere uygun olarak yapılmış olan planı uygulayıp
uygulamamakta serbesttir. Bunun tüm sorumluluğu da kendisine aittir.
Koçluk alan kişi koçun verdiği ödevler konusunda hassasiyet göstermelidir, yapamıyorsa
bunu dürüst bir şekilde belirtmeli, sorumluluğu koça yüklememelidir.
Bu ve bunun gibi kuralları belirten bir anlaşma bir metin olarak yapılabileceği gibi, sözel
olarak da koçluk alan kişi ile konuşulmalıdır. Koçluk görüşmesinin çerçevesi ilk görüşmede
mutlaka ayrıntıları ile koçluk alan kişiye iletilmelidir.
Hangi kurallar oluşturulacaktır?
Kurallar belirli başlıklar halinde toparlanacak olursa;
Görüşme zamanı, görüşme yeri, ne kadar süreceği, nasıl bir yol izleneceği, hedeflerin neler
olduğu, ödevler….vb. konuları içerir.
38
Kuralların hatırlatılması neden önemlidir?
Kuralların belirlenerek, arada koçluk alan kişiye hatırlatılması, koçluk ilişkisine zarar
verebilecek çeşitli olasılıkların en aza indirgenmesini sağlar. Koç “Önce zarar verme!” ilkesiyle
hareket etmelidir. Kurallar, sürecin kaliteli işlemesini sağlar.
Hangi durumlarda, koçluk alan kişiler hangi uzmana yönlendirilir?
Koçluk görüşmeleri şimdiki zaman ile ilgilidir. Geçmiş zaman bilgilerini alabilir, zaman zaman
bu bilgileri kullanabiliriz. Ancak, geçmişte takılıp kalınan durumlar, problemler, takıntılar,
kişinin ruhsal durumu… vb. gibi konular, koçluk görüşmeleri kapsamı dışındadır. Koç eğer
görüşmeler esnasında, bahsedilen konular ile ilgili sorunların ortaya çıktığını görüyor,
ilerlemekte sorun yaşıyorsa, mutlaka bir psikolojik danışman önermelidir. Ekip çalışması her
zaman daha verimli ve kaliteli bir yaklaşım sunar.
Süpervizyon nedir? Neden önemlidir?
Süpervizyon, değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bizim için gerekli olan anlamı ile süpervizyon,
bilgi birikimi ve deneyimi yüksek biri ile çeşitli değerlendirmeler yapmak sureti ile öğrenme
manasındadır. Mesleki bilgi birikimi ne olursa olsun kişiler zaman zaman süpervizyona ihtiyaç
duyarlar. Bu verilen hizmetin geçerlilik ve güvenirliliğini arttırır.
39
4. BÖLÜM
KOÇLUK
GÖRÜŞMELERİNDE
YÖNTEMLER
40
Koçluk görüşmelerinde kullanılabilecek yöntemler nelerdir?
1. METAFOR: İfadelerin etkisini ve kolay anlaşılmasını sağlamak için ilgi veya
benzetme sonucu gerçek anlamının dışında kullanılan kavramları simgeler.
Hikayeler, resimler, kelimeler şeklinde kullanılabilir.
Koçluk alan kişilerden, hedefleri için bir isim bulmalarını istemek, bir metafor
örneği olabilir.
Metaforlar, hedef odaklı olmalıdır ve koçluk alan kişi bulmalıdır. Olumlu izlenim
oluşturmalıdır. Zihinde geçmiş yaşantılardan getirilen olumsuz duygulara yol
açmamalıdır.
2. ÇERÇEVELEME-YENİDEN ÇERÇEVELEME: Çerçeveleme, istediğimiz sonuçları almak
için, görüşmedeki bazı hususların sınırlarının, kurallarının çizilmesi yani resmin
oluşturulması ve çerçeve içine alınmasını simgeler.
Yeniden çerçeveleme ise, oluşmuş olan resmin yeni bir çerçeve ile
şekillendirilmesi manasını taşır. Yani resim, bu yeni bakış ile değişebilir.
Bu teknik, dirençleri daha rahat görmeye yardımcı olur, koçluk alan kişinin yeni
bakış açıları hakkında içgörü geliştirmesine yardım eder.
Görüşmeye başlarken, görüşmenin kaçta başlayacağını, ne kadar süreceğini, ne
zaman biteceğini koçluk alan kişiye söylemek bir çerçevelemedir. Aynı şekilde;
“………..becerisini öğrenmek kolaydır.” dediğiniz zaman da kişi için o beceri
hakkında bir çerçeve oluşturmuş olursunuz.
Yeniden çerçeveleme ise, koçluk alan kişilerin, olaylar hakkındaki inançlarını, bakış
açılarını değiştirmelerine olanak tanır. Yeniden çerçeveleme yapıldığında yaşanan
olay değişmez ancak o olaya bakış açısı ve kazanımlar değişebilir. Olaya farklı
yollarla bakılır. Bu şekilde koçluk alan, aynı şekilde tekrar eden, hayatındaki
kısırdöngülerden kurtulmayı öğrenebilir.
Örneğin; “Çocukken öğretmenlerinin, şimdi de patronunun sürekli seninle
uğraştıklarını düşünüyorsun. Peki aslında onların sende gördükleri bazı
yetenekleri, ortaya çıkartmanı istediklerini de düşünebilir miyiz? Seni
önemsediklerini, seninle ilgilendiklerini ve gözden çıkarmadıklarını düşünebilir
miyiz? Ve bunu kendini geliştirmek için itici bir güç olarak kullanabilir misin?”
41
Bu teknik, hedeflere ulaşmayı kolaylaştırdığı gibi, dikkatle uygulanmadığında,
hedeflerden uzaklaştıracak önyargıları da yaratabilir.
3. YAŞAM ÇEMBERİ: Koçluk alanın mevcut durumunu, hayatına genel bakışını,
dengelerini değerlendirmek için kullanılan bir araçtır.
Hayatı 8 bölüme ayırarak inceler:
Fiziksel çevre
Sağlık
Meslek/Kariyer
İlişkiler
Aşk
Kişisel gelişim
Mali durum
Eğlence ve dinlenme
Koçluk alan kişiden bu 8 alanda, şu anki durumu ile ilgili memnuniyetini yüzdelik
olarak değerlendirmesi istenir. Ortaya çıkan durum ile ilgili değerlendirmeler
yapılır. Acil ihtiyaçlar saptanır ve bunlarla ilgili yeni hedefler belirlenir.
Eğlenme ve
dinlenme
Para
Fiziki çevre
Sağlık
Meslek
Kişisel
gelişim
İlişkiler
Aşk
42
4. ÇAPA ATMAK: “Bir insan yoğun bir durumda iken, deneyimin doruğunda spesifik
bir uyarı verilirse, deneyim ile uyarı arasında nörolojik bir bağlantı kurulur. Buna
çapa denir.” P. Bond
Herkesin yaşantısında olumlu ya da olumsuz duygularını çağrıştıran çapalar vardır.
Örneklemek gerekirse, bir koku bizi derin bir anımıza götürebilir. Bazen bir müzik,
bir obje veya bir sözcük, geçmişte yaşadığımız olumlu ya da olumsuz bir olayı ve
bunun yarattığı duyguları çağrıştırabilir.
Koçluk alan kişinin hedefleri doğrultusunda onu başarıya götürecek olumlu
çapayı, hedeflerini ona hatırlatmak için doğru bir an ve noktada kullanabiliriz.
Kullanacağımız çapa geçmişteki olumsuzlukları çağrıştırmamalıdır. Bu konuya
dikkat ettikten sonra, hatırlatıcı bir müzik, olumlama cümleleri ve çeşitli kayıtları
(bunlar çoğaltılabilir) çapalama yapma için kullanabiliriz.
5. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ: Koçluk alan kişiyi tanımak, görüşmeler açısından
oldukça önemlidir. Kişiden kendi hayat hikâyesini el yazısı ile yazmasını istemek,
bu amaçla yapılan tekniklerden bir tanesidir.
Koçluk alan kişinin işini kolaylaştırmak için ona sorabileceğiniz sorulardan bazı
örnekler aşağıdaki gibidir:
Kaç yılında nerede doğdunuz?
Nasıl doğmuşsunuz? Bu konuda anılarınız var mı?
Kardeşleriniz var mı?
Aile ilişkileriniz nasıldı?
Gittiğiniz okullar nelerdir?
Okul anılarınız var mı?
Gençlik yıllarınız nerede geçti?
Aile içinde yaşadığınız önemli olaylar var mı? Neler hissetmişiniz?
Öğretmenleriniz içinde sizi en çok etkileyen kimdi? Hangi özelliğinden
etkilenmiştiniz?
43
Duygusal olarak beğendiniz ilk kişi kimdi? Bu konuda anılarınız var mı?
Mesleğiniz nedir? İsteyerek seçtiğiniz bir meslek mi?
Mesleğe başladığınız ilk günleri hatırlıyor musunuz?
Yaşamınızda değişmesini istediğiniz şeyler nelerdir?
Değişimin önündeki engeller sizce neler?
Yetenekleriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu ve benzeri sorular ile koçluk alan kişinin hayatı hakkında bilgi sahibi
olabilirsiniz.
6. I CAN DO (YAPABİLİRİM) MODELİ: Esnek olarak, hemen hemen tüm hedefler için
uygulanabilecek bir modeldir.
Öncelikle, bir işi başarma sorumluluğunu koçluk alan kişide bırakır.
Açılımı şu şekildedir:
Bu metodu uygularken, öncelikle I CAN DO’ nun açılımı üzerinde koçluk alan kişi
ile konuşulur. Sonrasında hayatı için ayrıntılı bir değerlendirme yapılır. (Yaşam
çarkı kullanabilirsiniz ya da benzer bir değerlendirme tablosu) Buna göre, koçluk
alan kişinin geleceğe ilişkin amaçları ortaya çıkar.
Araştırma; Ulaşılmak istenen hedef için yapılacak olan araştırmayı anlatır.
Örneğin; Spor programına başlamak istemenizin nedeni nedir?
İçinde bulunulan an; mevcut o anki durumu anlatır.
Örneğin; Şu an spor yapıyor musunuz?
Harf İngilizce Anlamı Türkçe Anlamı
I Investigate Araştırmak
C Current İçinde bulunulan an
A Aims Amaçlar
N Number Sayı- Veriler
D Date Tarih
O Outcome Sonuç
44
Amaçlar; başarmak istenilen hedefi anlatır.
Örneğin; Spor yaparak hangi “somut” hedefe ulaşmak istiyorsunuz?
Sayılar/Veriler; hedeflere ulaşmak için kaç yol olduğunu anlatır.
Örneğin; Hedeflerinize ulaşmak için hangi spor türleri var ve siz hangisini yapmayı
tercih ediyorsunuz?
Tarih; koçluk alan kişinin hedeflere hangi tarihe kadar ulaşmayı istediğini anlatır.
Örneğin; Hedefinize ulaşmak istediğiniz tarih nedir?
Sonuç; başarıya ulaştığımızı nasıl anlayacağımızı anlatır.
Örneğin; Sonuca ulaştığınızı nasıl anlayacaksınız? Yani ne olunca hedefe ulaşmış
olacaksınız?
Koçluk alan kişinin motivasyona ihtiyacı olduğunda da “yapabilirim” i ona
hatırlatabilirsiniz.
Olumsuz ifadeleri olumluya çevirmeye yararı olur.
7. KOÇUN KENDİSİNİ KONTROL EDEBİLECEĞİ SORULAR: Koç zaman zaman kendisi
ile ilgili değerlendirme sorularını kendisine sormalıdır. Bu vereceği hizmetin
kalitesini artırır. Bu sorular aşağıdaki gibi olabilir:
Koçluk alan kişi ile ilk tanışma anında göz kontağı kurdum mu?
Koçluk alan kişiyi tanımak için gerekli bilgilere sahip miyim?
Koçluk alan kişiyi, yargılamadan, eleştirmeden dinleyebiliyor muyum?
Koçluk alan kişiye her zaman olumlu bir yaklaşım sergiliyor muyum?
Görüşme esnasında dikkatim dağılıyor mu?
Koçluk alan kişinin sözel olmayan iletilerini algılayabiliyor muyum?
Koçluk alan kişi ile ilgili bilgileri güvenle saklayabiliyor muyum?
45
Görüşmeler ile ilgili gerekli olan iyileştirmeleri belirleyip uygulayabiliyor muyum?
Görüşmelerimin daha verimli olması için neler yapabilirim?
Burada verdiğiniz koçluk hizmetinin kalite standartlarına uygunluğunu
ölçebileceğiniz ayrıntılı kontrol listesi sunulmuştur.
46
KOÇLUK BECERİLERİ KONTROL LİSTESİ
BÖLÜM-1- KOÇLUĞUN FELSEFESİ
DAVRANIŞLAR
Koçluk alan kişinin tüm özelliklerini farkına varmasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına ve bunu en
verimli biçimde kullanmasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin hedeflerini belirlemesine ve bu hedefe ulaşmasına
yardım ederim.
Koçluk alan kişinin yüksek içsel motivasyona ulaşmasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin isteklerine ve kimliğine saygı gösteririm.
Koçluk alan kişinin kendini anlamasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin kendi çözümlerini ve seçimlerini üretmesine, problem
çözme becerisinin gelişmesine yardım ederim.
Koçluk alan kişinin kendi yaşamı için sorumluluk almasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin kendi başarı stratejilerini geliştirmesine yardım ederim.
Koçluk alan kişinin yaşamının her alanında olumlu katkılar sağlamasına
yardım ederim.
47
BÖLÜM-2- KOÇUN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
DAVRANIŞLAR
Bilgiye önem veririm.
Kendimi geliştirmek için eğitimlere katılırım.
Güleryüzlüyüm.
Kendime güvenirim.
Kitap okurum.
Giyimime özen gösteririm.
Koçluk alan kişiye pozitif duruş sergilerim.
Koçluk alan kişiye karşı tarafsız olabilirim.
Koçluk alan kişiyi yargılamam.
Görüşmelerde objektif olabilirim.
Farklı fikirlere karşı hoşgörülüyüm.
Koçluk alan kişi ile uyum sağlamaya dikkat ederim.
Empati kurabilirim.
Motivasyonum yüksektir.
Koçluk alan kişinin motivasyonu üzerinde etki sağlayabilirim.
Olaylara çözüm odaklı yaklaşabilirim.
Koçluk alan kişi ile olan ilişkimde kişisel alan kavramına dikkat ederim.
Koçluk alan kişi ile özel ilişkiye girmem.
48
BÖLÜM-3-ETİK DEĞERLER
DAVRANIŞLAR
Gizlilik ilkesine uyarım.
Koçluk alan kişilerin bilgilerini hiç kimse ile paylaşmam.
Görüşmelerin kayıtlarını gizlilik içerinde tutarım.
Gerektiğinde, eğer verimli olamıyorsam koçluk alan kişiyi bir başka
uzmana yönlendiririm.
Koçluk alan kişinin güvenini sarsacak hareketlerde bulunmam.
Koçluk alan kişi ile özel ilişkiye girmem.
Koçluk alan kişiler ile koçluk görüşmeleri dışında, para, alışveriş…türünden
ilişkilere girmem.
Yeterliliklerimin ve yetemeyeceğim konuların farkındayım ve bunu açık
yüreklilikle ifade ederim.
Yeterli olamadığımı hissettiğimde, görüşmeleri sonlandırırım.
Koçluk alan kişilere her koşulda saygılıyım.
Koçluk alan kişi ile tartışmaya girmem.
Tutarlı davranmaya özen gösteririm.
49
BÖLÜM-4-TEMEL YETERLİLİKLER
DAVRANIŞLAR
Soru sorarken karşımdaki kişiyi rahatsız etmem.
Doğru anda soru sorabilirim.
İnsanları dinlemekten sıkılmam.
Gözlem yapabilirim.
Sabırlıyım.
Müdahaleci davranmam.
Koçluk alan kişinin kendi problemini çözebileceğine inanırım.
Zarar vermeme ilkesine önem veririm.
Deneyim kazanmaya inanırım.
Mesleki bilgimi geliştirmeye önem veririm.
Etik ilkelere önem verir, uygularım.
Meslek standartlarına uygun davranış sergilerim.
Planlama yaparım.
Akıllı hedef belirlemede, koçluk alan kişiye en yüksek desteği
sağlayabilirim.
Koçluk alan kişi ile koçluk anlaşmasını yapar ve harfiyen uyarım.
Görüşme saatlerime riayet ederim.
Verdiğim sözlere uyarım.
Koçluk alan kişinin bana güven duyabilmesi için gerekenleri yaparım.
Süreci yaptığım şeyleri kontrol ederek yönetirim.
50
Olası aksiliklerde iyileştirici önlemler alırım.
Koçluk alan kişiyi daima bilgilendiririm.
Ses tonuma dikkat ederim.
Kelime ve kavramları kullanırken dikkatli olurum.
Çok konuşmam, dinlemeye ağırlık veririm.
Beden dili ve sözsüz iletişimi önemser, dikkat ederim.
Tutamayacağım sözleri, garantileri vermem.
Süpervizyon alırım.
51
BÖLÜM-5-GÖRÜŞME ESASLARI
DAVRANIŞLAR
Görüşmelerin amaçlarına uygun davranırım.
Koçluk alan kişinin hedeflerini ön plana alırım.
Görüşmeleri belirli bir düzen içinde planlar ve bir bütünlük içinde yaparım.
Koçluk görüşmelerindeki sorumluluklarımı bilir ve yerine getiririm.
Görüşmelerde kendi görüşlerimi tamamen dışarıda bırakırım.
Görüşme sıklığını Koçluk alan kişinin ihtiyacına göre belirlerim.
Koçluk alan kişinin bilgi düzeyini ölçmeye çalışmam.
52
BÖLÜM-6-KOÇ-KOÇLUK ALAN KİŞİ İLİŞKİSİ
DAVRANIŞLAR
Koçluk alan kişiyi kayıtsız şartsız saygın bir kişi olarak kabul ederim.
Maksimum düzeyde empati kurarım.
Empati kurarken kendi kişiliğimi ayırabilirim.
Koçluk alan kişi ile açık ve net bir iletişim kurarım.
Kendi duygularımı koçluk görüşmesinin dışında tutarım.
Koçluk alan kişinin gösterdiği direnci saygı ile karşılarım.
Koçluk alan kişi ile inatlaşma içine girmem.
Koçluk alan kişinin gerektiği biçimde takibini yaparım.
Koçluk alan kişiye gereken ilgiyi gösteririm.
Koçluk alan kişi ile ilgili dosyaları düzgün tutarım.
Koçluk alan kişiye yeteri kadar konuşma fırsatı tanırım.
Koçluk alan kişiye önemli olduğu hissini yaşatırım.
Koçluk alan kişi ile profesyonel bir ilişki kurarım, dost, arkadaş, türünden
bir ilişki içinde olmam.
Koçluk görüşmeleri sınırlarını bilir ve uygularım.
Sorumluluğu koçluk alan kişi ile paylaşırım.
Koçluk alan kişiye benim ve onun sorumluluklarını hatırlatır bu konuda
bilgilendiririm.
İyileşme garantisi vermem.
Koçluk alan kişiye bulunduğu yerden yaklaşırım.
53
Koçluk alan kişinin, beden hareketlerine, kullandığı kalıplara dikkat
ederim.
Koçluk alan kişinin ses tonuna dikkat ederim.
Koçluk alan kişinin rahat olması için gereken özeni gösteririm.
Koçluk alan kişinin kendisini anlaşılmış hissetmesine özen gösteririm.
Koçluk alan kişiye zarar verebileceğimi hissettiğimde, dürüstçe paylaşır ve
gerekirse görüşmeleri bitirebilirim.
Koçluk alan kişiyi gerektiğinde bir uzmana yönlendiririm.
Koçluk alan kişiyi baskı altına almam.
Koçluk alan kişiye kendi fikirlerimi aşılamam.
54
BÖLÜM-7-GÖRÜŞME BECERİLERİ TANIŞMA AŞAMASI
DAVRANIŞLAR
Göz kontağı kurarım.
Koçluk alan kişi ile yüz yüze gelecek şekilde dururum.
Kişisel olarak onu rahatsız etmeyecek yakınlıkta dururum.
İsmini öğrenir, ismi ile hitap ederim.
Ses tonumu ayarlarım, ses tonum ne çok yüksek, ne çok alçaktır.
Ses tonum coşkulu ve güven verir.
Koçluk alan kişinin ses tonuna dikkat eder, kendi ses tonumu ona
uyumlarım.
Sözcüklerime dikkat ederim.
Kelimeleri net bir şekilde telaffuz ederim.
Olumlu cümleler kurarım.
El sıkarken baskın ya da edilgen bir tutum sergilemem.
Koçluk alan kişi el sıkışmak istemezse saygı gösteririm.
El sıkarken, eşit bir iletişim içinde olacağımızı hissettiririm.
Elini sıkarken güven veririm.
Giysilerim uygundur.
Hatır sorarım.
O an içinde bulunduğu ruh halini algılar, ona göre hareket ederim.
Onay cümleleri kullanırım.
Koçluk alan kişinin kültürel yapısı ile uygun tavır sergilerim.
55
BÖLÜM-8-GÖRÜŞME BECERİLERİ TANIMA AŞAMASI
DAVRANIŞLAR
Sıcak ve güvenilir bir görüşme ortamı yaratırım.
Dinlemeye odaklanırım.
Koçluk alan kişinin dil kalıplarını aynalarım.
Koçluk alan kişinin ses tonunu aynalarım.
Koçluk alan kişinin bazı beden hareketlerini aynalarım.
Gözlem yolu ile koçluk alan kişinin hedeflerini anlamaya çalışırım.
Doğru sorular ile koçluk alan kişi ile ilgili bilgi toplarım.
Koçluk alan kişinin öğrenme biçimini saptarım.
Koçluk alan kişinin kişilik tipi hakkında bilgi sağlarım.
Koçluk alan kişinin güçlü ve zayıf yanlarını belirlerim.
Koçluk alan kişinin, onu engelleyen düşüncelerinin neler olduğunu
bulmaya çalışırım.
Koçluk alan kişiyi tanımak için gerekli olabilecek, yetkin olduğum ölçekler
kullanırım.
Koçluk alan kişi ile birlikte durum saptaması yaparım.
56
BÖLÜM-9-DİNLEME BECERİLERİ
DAVRANIŞLAR
Koçluk alan kişiyi dinlerken tüm düşüncelerimden uzaklaşırım.
Koçluk alan kişinin anlattıklarına doğru ya da yanlış diyerek müdahale
etmem.
Koçluk alan kişinin yanlışlarını kendinin keşfetmesine izin veririm.
Sözsüz iletişimle, onu dinlediğimi belli ederim.
Koçluk alan kişi konuşmakta güçlük çekiyorsa, teşvik edici davranırım.
Koçluk alan kişi konuşmaya hazır ise, sözünü kesmeden dinlerim.
Konuşurken, problemli, sorunlu gibi kelimeleri kullanmam.
Koçluk alan kişiyi dinlerken telefon ile konuşmam.
Koçluk alan kişiyi dinlerken sessiz kalma süresini fazla uzatmam.
Koçluk alan kişinin anlattıklarını kendi yargı süzgecime göre
değerlendirmem.
Koçluk alan kişinin duygu ve düşünceleri ile özdeşleşmem.
Koçluk alan kişi konuşurken, aşırı tepkiler vermem.
Koçluk alan kişinin söylediklerini değiştirmeden, arada özetler, onu
dikkatle dinlediğimi hissettiririm.
Koçluk alan kişinin kullandığı metaforlara dikkat ederim.
Dinlerken, kabul duygusu içeren jest ve mimikler kullanırım.
Koçluk alan kişinin anlatırken kullandığı kodlama diline dikkat ederim.
Koçluk alan kişiyi dinlerken inanç kalıplarının neler olduğu konusunda fikir
edinmeye çalışırım.
57
Koçluk alan kişinin kendi çözümlerini bulabileceğine inanırım.
Koçluk alan kişinin konuşarak rahatlama sağlamasına özen gösteririm.
Koçluk alan kişiye emir vermem.
Koçluk alan kişiyi yönlendirmem.
Koçluk alan kişiye uyarıda bulunmam.
Koçluk alan kişiye gözdağı vermem.
Koçluk alan kişiye ahlak dersi vermem.
Koçluk alan kişiye öğüt, nasihat vermem.
Koçluk alan kişiye mantıklı düşünceler önermem.
Koçluk alan kişiyi eleştirmem, yargılamam, suçlamam.
Koçluk alan kişi ile alaycı konuşmam.
Koçluk alan kişiyi sorgulamam.
Koçluk alan kişiyi teselli etmem.
Koçluk alan kişiyi gereksiz övmem.
Koçluk alan kişinin ne hissettiğini anlamaya çalışır bunu ona net bir cümle
ile yansıtırım.
58
BÖLÜM-10-SORU SORMA BECERİLERİ
DAVRANIŞLAR
Koçluk alan kişiye onu tanımak için soru sorarım.
Sorularım açık, net ve tarafsızdır.
Sorularım korkuya sevketmez.
Koçluk alan kişiyi sorgulamam.
Sorularım suçlayıcı değildir.
Sorularım durum tespit etmeye yarar.
Görüşmelerim soru cevap şeklinde geçmez.
Koçluk alan kişiyi konuşmaya teşvik edecek sorular sorarım.
Konuya açıklık getirecek şekilde soru sorarım.
Koçluk alan kişi soruyu yanıtlamak istemezse ısrarcı davranmam.
Açık uçlu sorular ile konuyu derinleştiririm.
Yönlendirici sorular sormam.
Koçluk alan kişiye seçenek sunan soruları sormayı tercih ederim.
Koçluk alan kişiden gelen soruları açık ve net cevaplarım.
Özel hayatıma ilişkin sorularda, konuyu tekrar görüşmeye getirecek
sorular sorarım.
Görüşlerime ilişkin subjektif yorum isteyen sorular sorulursa, konuyu
görüşmeye getirecek sorular sorarım.
59
BÖLÜM-11-GÖRÜŞME BECERİLERİ AÇIKLAMA AŞAMASI
DAVRANIŞLAR
Koçluk alan kişi ile birlikte belirlediğim hedefler, onun yaşamına ilişkindir.
Hedefleri olumlu cümleler ile ifade ederim.
Hedeflerin uygulanabilir olmasına dikkat ederim.
Hedefleri kesin ve net cümlelerle tanımlarım.
Hedeflerin ölçülebilir olmasına dikkat ederim.
Hedefin erişilebilir olmasına dikkat ederim.
Hedefe ulaşılacak tarihi koçluk alan kişiyle birlikte belirlerim.
Hedefin gerçekçi olmasına dikkat ederim.
Koçluk alan kişinin belirlediği hedeflere uygun tüm çözüm yollarını
saptarım.
Koçluk alan kişi ile birlikte hedeflere hangi adımlarla ulaşılabileceğini
belirlerim.
Koçluk alan kişinin ne istediğini anlamaya çalışırım.
Koçluk alan kişi için nelerin önemli olduğunu anlamaya çalışırım.
Koçluk alan kişinin değerlerinin neler olduğunu anlamaya çalışırım.
Koçluk alan kişinin ona engel teşkil edecek tüm inançlarını ortaya
koymasına yardım ederim.
Koçluk alan kişinin gerçekten isteyip istemediğini kontrol ederim.
Koçluk alan kişinin neden o hedefi istediğini anlamaya çalışırım.
Koçluk alan kişinin karar vermesine yardım ederim.
60
Koçluk alan kişinin hedefine ulaşabileceğine inanmasını sağlamaya
çalışırım.
Koçluk alan kişinin hedefine layık olduğunu hissetmesine yardım ederim.
Koçluk alan kişinin eylem adımlarını tam olarak belirlemesine yardım
ederim.
Koçluk alan kişinin hedefle ilgili bilgileri tam olarak edinmesine yardım
ederim.
Koçluk alan kişinin hedefine odaklanmasını sağlamaya yardım ederim.
Koçluk alan kişinin hedefini zihninde canlandırma yapmasına yardım
ederim.
Koçluk alan kişinin hedefine kendini adaması için yardım ederim.
Koçluk alan kişinin kararlı olması için yardım ederim.
Koçluk alan kişinin vazgeçtiği durumlarda ona destek verir, devam
etmesine yardım ederim.
Küçük adımlar atarak çok yol katetmenin önemini vurgularım.
61
BÖLÜM-12-GÖRÜŞME BECERİLERİ PEKİŞTİRME AŞAMASI
DAVRANIŞLAR
Uygulamalar ile ilgili planlama yaparım.
Koçluk alan kişinin aldığı kararları uygulaması için teşvik ederim.
Koçluk alan kişinin aldığı kararları uygulaması için destek veririm.
Koçluk alan kişinin hedeflerine uygun ödevler belirlerim.
Ödevleri yapıp yapmadığını kontrol ederim.
Ödevleri yapmadı ise ona anlayış gösteririm, hesap sormam.
Ödevlerin yapılmama nedenleri üzerinde konuşur, gerekirse yeni yollar
ararım.
Belirlenecek tarihler konusunda titiz davranırım.
Koçluk alan kişi ile tam bir işbirliği halinde çalışırım.
Başarıda küçük adımları önemserim, koçluk alan kişinin de önemsemesini
sağlarım.
Koçluk alan kişinin vazgeçmemesi için gerekli motivasyonu yaparım.
62
BÖLÜM-13-GÖRÜŞME SONLANDIRMA AŞAMASI
DAVRANIŞLAR
Görüşme zamanımı koçluk alan kişinin hedefleri doğrultusunda etkin
kullanırım.
Görüşme süresinin başlama ve bitiş zamanını koçluk alan kişilere önceden
bildiririm.
Görüşme süresinin sonunda, koçluk alan kişiyi rahatsız etmeyecek bir
hatırlatma hareketi yaparım.
Koçluk alan kişinin son cümlelerini tamamlamasına mutlaka izin veririm.
Görüşmenin sonunda, o anki amaçları yerine getirmiş olurum.
Ödevler var ise, onları açıklamış ve nasıl yapılacağını koçluk alan kişi ile birlikte
kararlaştırmış olurum.
Bir sonraki randevuyu koçluk alan kişi ile birlikte kararlaştırmış olurum.
Görüşme ile ilgili notlarımı ve hatırlatmalarımı eksiksiz almış olurum.
Görüşmelerimin sıklığını koçluk alan kişinin ihtiyaçlarına göre belirlerim.
63
Copyright:
Bu eserin tüm hakları saklıdır. İzinsiz, kısmen ya da tamamen hiçbir şekilde kopya
edilemez, çoğaltılamaz, dağıtılamaz.
2017 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KARI-KOCA İLİŞKİLERİNİN MÜKEMMEL OLMASI İÇİN GEREKEN AİLEVİ DEĞERLER - 30/09/2024 |
Karı-koca ilişkilerinin mükemmelliği ve sağlam temeller üzerine kurulabilmesi için aile değerleri, ilişkinin sağlıklı, saygılı ve sevgi dolu bir şekilde ilerlemesine yardımcı olan temel prensiplerdir. |
ARASTİRMALARA GORE İNTERNET FENOMENLERİ DAHA COK NEDEN İNTİHAR EDİYOR? - 27/09/2024 |
İnternet fenomenlerinin intihar oranlarının yüksek olmasının birkaç nedeni bulunmaktadır. İşte bu nedenlerden bazıları: |
ANNELERDE FEDAKARLIK PSİKOLOJİSİ - 24/09/2024 |
Annelerde fedakarlık psikolojisi, genellikle annelerin çocuklarına ve ailelerine karşı duyduğu derin bağlılık ve özveri ile ilişkilidir. Bu psikoloji, birçok kültürde ve aile yapısında önemli bir yer tutar. |
MUTSUZLUK, KEYİFSİZLİK, HAYATTAN ZEVK ALAMAMA VE HALSİZLİK İÇİN PSİKOLOJİK OLARAK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ - 21/09/2024 |
Mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan zevk alamama ve halsizlik, bireylerin duygusal ve fiziksel durumlarını ifade eden terimlerdir. İşte bu kavramların tanımları ve önerilerimiz: |
TERAPİ NEDİR? ÖRNEKLERLE AÇIKLAR MISIN? - 17/09/2024 |
Terapi, bireylerin psikolojik, duygusal veya davranışsal sorunlarını anlamalarına, çözmelerine ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olan profesyonel bir süreçtir. |
KONTROLÜNÜZ DIŞINDAKİLERE ODAKLANIRSANIZ, KONTROL EDEBİLECEKLERİNİZİ BİLE KAYBEDERSİNİZ… - 15/09/2024 |
Dikkatinizi, gücünüzü, enerjinizi kontrol edemeyeceğiniz faktörlere yoğunlaştırdığınızda, elinizdeki fırsatları ve kaynakları kaybetme riski ortaya çıkar; İşte bu ifade üzerinden bazı önemli kayıpları örnekleriyle beraber ele alalım: |
AİLE EVLİLİKTE ÖFKE, FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDETİ NASIL ENGELLERİZ? - 13/09/2024 |
Evlilikte öfke, fiziksel ve psikolojik şiddetin engellenmesi, sağlıklı ve mutlu bir aile ortamı için son derece önemlidir. Bu konuda atılabilecek adımları ve uygulanabilecek stratejileri detaylı bir şekilde ele alalım: |
MUTLU BİR EVLİLİK İÇİN NELER YAPMAMIZ GEREKİYOR? - 11/09/2024 |
Evlilik, iki kişinin birlikte büyüdüğü, geliştiği ve hayatı paylaştığı özel bir yolculuktur. İşte mutlu ve sağlıklı bir evlilik için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar: |
UZMANLARIN BİR İŞYERİ AÇARKEN NASIL BİR YOL İZLEMESİ GEREKMEKTEDİR? - 09/09/2024 |
Klinik Psikologların, Psikologların, Pedagogların, Aile Danışmanların, Psikoterapistlerin vb uzmanların bir işyeri açarken nasıl bir yol izlemesi gerekmektedir? |
Devamı |