Ekrem Çulfa Website Konuşmacı Tv Konuk Medya Yazar Aile Evlilik Çift Danışmanı Yaşam Koçu Öğrenci Koçu Tavsiye Öneri Teşekkür Şikayet Teklif Adres Telefon Kroki Seda T. İstanbul Esenler Fotoğrafçı – Armut.com
![]()
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra Kara 05557493919
busra.kara@icloud.com
İNSANLARIN BİRBİRİNE BENZEYEN VE İSTENMEYEN KİŞİLERİ DÖNGÜ OLARAK HAYATINA ÇEKMESİNİN NEDENLERİ
18/02/2022
İlişkilerde her zaman bir
denge olmalı, bazen biri idare ederken bazen de diğeri idare etmelidir. Bir ilişkide
sürekli aynı kişi alttan alıyorsa veya idare ediyorsa orada bir sorun var demektir.
Bu durum süreklilik haline geldiğinde görev haline de gelmektedir. Kişi bu
görevi yapmadığında problemler üstüne yığılmaktadır. Kişi tekrar tekrar gidip
bu ilişkileri seçiyor olabilir ya da kişi kendisinden beklenmeyen şekilde
karşısındaki insana aşırı fedakârlık, kurtarıcı rolü üstlenme veya karşısındaki
kişilerin beklentilerini karşılama şeklinde yürüttüğü bir ilişki tarzı olabilmektedir.
Hayatımıza benzer insanlar giriyorsa, hep aynı şeyleri yaşıyorsak veya aynı
şekilde başlıyor ve bitiyorsa; bu durumda sorunun kendisinde olduğunu kişinin
kabul etmesi ve yüzleşmesi gerekmektedir. İlişkinin bireye dayattığı rollerin
yanında bireyin seçtiği rollerde bulunmaktadır. Bunların yanında bildiğimiz tek
rollerde bulunmaktadır. Bunlar; idare etmek, fedakârlık, kurtarıcı olmak, idare
etmek vb. Bunların bir kısmı kişinin çocukluğundan itibaren bildiği en iyi
yollar olarak karşısına çıkmaktadır. Eğer bir ailede bu roller öğretildiyse ve
bu roller yapıldıysa, kişinin hayatında da buna benzer insanlar seçmesi muhtemeldir.
Birey en iyi bu rolleri bildiği için bu rollere uygun kişileri seçmektedir. Bunun
sebebi kişinin kendi rolünü ve gücünü en iyi kullanılabilecek alanı seçmesidir.
Örneğin; ailesi tarafından yönetilen bir kişi kendisini yöneten birini bulmaktadır.
Kişiye benzer ilişkiler her zaman daha çekici gelmektedir. Kişi şikâyet ettiği
kişilerle benzer kişileri de bulabilmektedir ve bu tesadüf olmamaktadır. Bu
durum, ya savaşın yarım kalan kısmını tamamlamakla ilgili ya da bildiğimiz ve
aşina olduğumuz güven verici duygunun devamıyla ilgilidir. Bu davranışların
altında kaygılı bağlanma, kaybetme korkusu veya kişinin başka korkuları
yatmaktadır. Kişi bunları korkuları ve kaygıları olduğu için yapmaktadır. Eğer
kişi terkedilme korkusuyla büyüdüyse, ilerleyen dönemlerde de terkedilmemek için
bütün ilişkinin sorumluluğunu üstlenmekte ve onların hayatında hep vazgeçilmez
olmak istemektedir. Bu kişilerde vazgeçilme ve yalnız kalma korkusu vardır. Kişi
terkedilirse altında yatan başka sorunlarının olduğunu düşünmektedir. Örneğin;
yalnız kalmak. Bu durumda kişinin yalnız kalmakla ilgili yüklediği anlamlar
ortaya çıkmaya başlamaktadır. Bunlar; değersizlik, yetersizlik ve kendine
yetememek vb. Bir kişi sürekli alttan alıyorsa, idare ediyorsa veya insanları
memnun etmeye çalışıyorsa bu kişinin kendisi ile ilgili korkularından
kaynaklanmaktadır. Aşırı kurtarıcı olan insanların en büyük sorunu değer görmediklerini
ve insanların nankör olduklarını söylemeleridir. Aşırı fedakâr insanlar ise
diğer insanların hem nankörlüğünden hem de sorumsuzluklarından
yakınmaktadırlar. Kişiler hayatta ne kadar
sorun yaşarsa yaşasın hep bir suçlu arama peşinde olmaktadırlar. Bu durumda
kişinin kendisine bakması gerekmektedir. Kişinin kendisine “Ben niye sürekli
birilerini kurtarıyorum”, “Neden sürekli kurtarılmaya ihtiyaç insanları
hayatıma çekiyorum” sorularını sorması gerekmektedir. Bu soruların cevaplarını da
o kişilerde değil kendisinde araması gerekmektedir. Doyumsuzluk, bağımlılık,
terkedilme korkusu, yalnız kalma korkusu ve ben kendine yetemeyeceğini bilme
korkusu gibi süreçler, kişinin aşırı itaatkâr, boyun eğici ve fedakar olmasına
neden olmaktadır. Bu kavramlar kişinin kaygılarından beslenmektedir. Kişi bir
ilişkide bir şeyi fazla yapıyorsa, bu başka bir yerdeki azlıktan kaynaklanan bir
şey olmaktadır. Örneğin; kişinin özgüveni az ise fedakarlığı ve kurtarıcılığı
çok olmamaktadır. Kişinin kendisine mutluluk ile ilgili verdiği çaba az ise başkalarına
verdiği çaba daha çok olmaktadır. Bir ilişkide ne kadar fazlalık var ise onun
nereden geldiğini görmek gerekmektedir. Birey kendini mutlu
etmeye başlarsa, toksik kişilerden ve ilişkilerden de uzaklaşmaya
başlamaktadır. Kişi kendini mutlu etmeye ve değer vermeye başladığında sürekli
alıcı, talepkar olan ve yakınan insanlardan uzaklaşmaya başlamaktadır. Aslında
o kişilerin o kadar da çekici olmadığı ve kendisine yük olduğu ile yüzleşmeye
başlamaktadır. Bunun içinde kişinin bir süre kendi hayatında kendisi ile
yüzleşmesi gerekmektedir. Kişi kendine “Benim neye ihtiyacım var”, “Beni ne mutlu
ediyor”, “Benim korkularım ve kaygılarım neler”, “Ben neden bu kadar boyun
eğiyorum ve fedakârlık yapıyorum”, “Bunları yapmam benim hangi ihtiyacımı
gideriyor” sorularını sormalıdır. Korku ve kaygılarla yüzleşmek
bu durumun çözümü için yararlı olmaktadır. Bunlarla yüzleştikten sonra kişi o
insanlarla 2 yola girmektedir. Kişiler ya yeni kişiye saygı duymaya başlamakta
ya da yeni kişiyi sevmeyerek bazı manipülasyonlarla kişiyi eski haline
getirmeye çalışmakta, eski haline geri getiremediklerinde de yollarını ayırmaktadırlar.
Bu iki durumda sağlıklı olan durumlardır. Gelişim değiştikçe, o eski kişiden
gelen uzantılarda ya değişmek ya da geçmişte kalmak zorunda kalmaktadır. Bu yüzleşme
yapılmadığı sürece kişinin hayatında kalıcı sorunlar hiçbir zaman kaybolmamaktadır.
Uzman
Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR İLİŞKİDE SÜREKLİ KENDİ İSTEDİĞİNİ YAPTIRMAK İSTEYEN BİRİYLE NASIL BAŞ EDİLEBİLİR? - 09/06/2022 |
İletişimde ve ilişkilerde en büyük problemlerden biri de bir tarafın sürekli kendini haklı görmesi ve sürekli her istediğini yaptırmaya çalışmasıdır. |
İLİŞKİLERDE KURTARICI ROLE SAHİP OLMAK - 30/05/2022 |
Kurtarıcı olmak senin kendi sorumluluğunda olmamasına rağmen karşıdakinin her şeyiyle ilgili kendini sorumlu hissetmen yada onun sana bunu yüklemesidir. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
SUÇLULUK DUYGUSU - 07/04/2022 |
Eğer ortada bir hata varsa, suç işlendiyse veya haksızlık yapıldıysa o zaman yaşanan suçluluk duygusu çok insani ve olması gereken bir duygudur. Suçluluk duygusu olaya bağlı olarak yeri ve zamanında yaşandığında zararlı bir duygu olmamaktadır. |
HAYIR DİYEMEMEK NASIL İLETİŞİM VE İLİŞKİ SORUNLARI YARATIR? - 25/03/2022 |
Bir insan karşısındaki kişiye hayır diyemiyorsa öncelikle neden hayır diyemediğini bulması gerekmektedir. Bu durumda ya bir beklenti vardır ya da o kişiyle ilgili korkup kaygılanılan bir şey vardır. |
İLİŞKİDE DEĞERSİZ HİSSETMEYE NEDEN OLAN DAVRANIŞLAR - 11/02/2022 |
Değersizlik duygusunu her insan hissedebilmektedir. Bunun cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum vs. gibi etkenleri bulunmamaktadır. |
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR - 21/01/2022 |
Bilişsel çarpıtmalar, bireyin duygularını ve bununla bağlantılı fizyolojik ve davranışsal tepkilerini etkileyen, herhangi bir durum değil, o duruma ilişkin kişinin yaptığı yorumlardır. |
EKONOMİK KRİZ VE İNSANLARA ETKİLERİ - 16/01/2022 |
Ekonomide yaşanan krizlerin toplumlar üzerindeki temel sosyoekonomik etkileri gelirin azalması, işsizlik ve bunların sonucu olarak yaşam standartlarının olumsuz yönde değişmesi,sosyal sınıflar arasındaki gelir eşitsizliğinin ve yoksulluğun artmasıdır |
ADDICTION - 12/12/2021 |
Addiction is defined as taking a substance to achieve a certain effect, continuing to take the substance despite the physical, mental or social problems that arise in this process, and increasing the amount of the substance to achieve the same effect |
![]() |